Andız pekmezi ve gençliğimiz

A -
A +
“Şimdilerde kentlerde ilâç gibi kullanılan andız pekmezini bizim çocukluğumuzda çok fakirler yerdi...”
 
 
Şüphesiz çocukların en çok sevdikleri şey şekerdir, yani tatlı yiyeceklerdir. Biz çocukluğumuzda, şekerin ne olduğunu bilmiyorduk. Şeker yerine, eğer bulabilirsek, bal ve pekmez yerdik. Ama bunlar o kadar az ve değerliydi ki, bırakın doya doya yemeyi, az miktarda yeme şansımız bile yoktu. Yaz aylarında dut yemek, büyük bir imkân sayılırdı ki, bunun için bile, zaman zaman biz çocuklar arasında kavgalar olurdu.
Şimdiki nesil, bırakın andız pekmezini, üzüm pekmezini bile bilmez. Hatta "andız" ağacının nasıl bir şey olduğunu bilmeyenler de çoktur. Andız ağacı, on on beş metre uzunluğunda, oldukça dikenli ve dalları çok sık olan bir bitkidir.
Şimdilerde kentlerde ilâç gibi kullanılan andız pekmezini bizim çocukluğumuzda çok fakirler yerlerdi. Çünkü andız pekmezi elde ederken çağdaş yöntemleri, örneğin kaynatılan kabukların süzülmesini, fermente edilmesini, tadının, kıvamının ve renginin ayarlanmasını bilmiyorduk.
Köylüler bir taraftan pekmezi andız çekirdeklerinden elde ederken, diğer taraftan yemeklerde kullandığımız yağı da çitlembikten (biz, çöre veya çıtlık derdik) elde ederdi. Sonbaharda dağlardan çitlembikleri çuvallarla taşır ve kuruturduk. Kış boyunca da onu el değirmenleri ile öğütüp sıcak suda haşlayıp, bez keselerde sıkıp günlük yağ ihtiyacımızı karşılamaya çalışırdık.
Biz incire de yemiş derdik. İncirin yetiştirilmesi için ne emekler verilirdi burada anlatmaya sayfalar yetmez. Köyümüzdeki yeni nesil şimdi bunları bilmemektedir. İncirler olgunlaştığı zaman ayıların yemesinden korumak, onları toplamak, kurutmak, iplere dizmek de çok vaktimizi alıyordu. Yaz boyunca bu kadar emek verdiğimiz incirlerden ne kadar yararlandığımızın burada hesabını yapmak gerekir diye düşünüyorum.
Sanırım yaz boyunca, yediğimiz incirleri tartsak otuz kilo yoktur. Kuruttuğumuz incirlerin toplamı da olsa olsa o kadar eder. Yani bugünkü parayla toplasan dört işçi yevmiyesi kadar bir şey eder ki, çektiğimiz çileye değer mi, değmez mi, siz karar verin. Elli altmış kilo kadar incir elde etmek için verilen emek, herhâlde elli yevmiye vardır. O yıllarda hayat bu kadar zor ve ucuzdu...
          Prof. Dr. Osman Nuri Yıldırım-Antalya
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.