Endülüslü Âlim Şihâbüddîn Ahmed Ruaynî

A -
A +

"Muhammed (aleyhisselâm) doğar doğmaz başını secdeye koydu. Parmağını semâya kaldırdı. Sonra bir bulut indi ve onu kaldırıp götürdü."

Şihâbüddîn Ahmed Ruaynî hazretleri siyer âlimidir. 708'de (m. 1308) Endülüs'te (İspanya) Gırnata'da (Granada) doğdu. İlim tahsili için medrese arkadaşı İbn-i Câbir Hevvârî ile birlikte Mısır, Hicaz, Şam gibi yerlere gittiler. Nihayet Urfa'nın Birecik kasabasına yerleşerek burada 30 sene ilim öğrettiler. Ruaynî, 780 (m.1378)'de çok sevdiği arkadaşı İbn-i Câbir vefat edince Haleb'e gitti ve o sene orada vefat etti. "Risâle fi's-sîre ve mevlidi'n-nebî" isimli eserinde siyer-i nebî anlatılmaktadır.

Bu kitabında şöyle yazıyor:
Resûlullahın "sallallahü aleyhi ve sellem" annesi Âmine Hâtun şöyle anlatmıştır:
O hazretin [yanî Muhammed aleyhisselâmın] doğacağı sırada evde yalnız idim. Abdülmuttalib Beytüllah'ı tavâf etmeye gitmişti. Abdullah dört ay önce Medîne'de vefât etmişti ve orada defnedilmişti. Evin tavanı tarafından büyük bir şeyin indiğini hissettim ve beni korku kapladı. Bir ak kuşun kanadıyla beni sıvazladığını hissettim ve korkum dağıldı. Sonra bana süt gibi beyâz bir şerbet verdiler. Çok susamıştım. Aldım, bu şerbeti içtim. Uzun boylu küçük yüzlü hâtunlar gördüm. Abd-i Menâf'ın kızlarına benziyorlardı. Etrâfımda duruyorlardı. Gökten yere kadar uzanmış beyâz ipekten bir örtü gördüm. Birisinin, "Onu insanların gözünden gizliyoruz" dediğini işitdim.

Bir bölük kuşlar gördüm ki gagaları zümrütten, kanatları yâkuttan idi. O sırada gözümden perde kaldırıldı. Doğudan batıya kadar yeryüzünü gördüm. Biri doğuda, biri batıda, biri de Kâbe'nin damı üzerinde üç alem [sancak] gördüm. Sonra çok hâtunlar gelip çevremde oturdular. Muhammed (aleyhisselâm) doğar doğmaz başını secdeye koydu. Parmağını semâya kaldırdı. Sonra bir bulut indi ve onu kaldırıp götürdü. Baktım yerde göremedim. Gözden kaybolmuştu. Sonra "Muhammed'i bütün âlemde dolaştırınız. Bütün mahlûkât Onu ismiyle, sûretiyle ve sıfatıyla tanısın, bilsin" diye bir ses işittim. O bulut bir anda Onu geri getirdi. Onu beyâz bir yün içine sarmışlardı. Sardıkları kundak sütten ak, ipekten yumuşak idi. Yine bir bulut geldi, öncekinden büyük idi. Bulutun arasında at kişnemeleri işitiyordum. Şöyle bir ses duyuyordum: "Muhammed'i (sallallahü aleyhi ve sellem) bütün insanlara, cinlere ve hayvânlara gösterdiler. Ona Âdem'in saffetini, Nûh'un rikkatini, İbrâhîm'in hulletini, İsmâîl'in lisânını, Yûsuf'un cemâlini, Yakûb'un besâretini, Eyyûb'ün sabrını, Yahyâ'nın zühdünü ve Îsâ'nın keremini (aleyhimüssalâtü vesselâm) verdik." Sonra bulut bir ânda açıldı...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.