"Nefsimin eline öyle düşmüşüm ki!.."

A -
A +
"Ey Rabbim! Mîzanda ancak sen, lütfunla günahlarımı af ve mağfiret edersin. Nefsimin eline öyle düşmüşüm ki, doğanın eline düşmüş topal serçe gibiyim."
 
Ali Harîrî hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Doğum târihi belli olmayıp, 645 (m. 1247) senesinde Şam’da vefât etti. Sohbetlerinde buyurdu ki:
“Allahü teâlâ, velinin kabrinde, insanların ihtiyâçlarını gideren bir melek görevlendirir. Nitekim; İmâm-ı Şafiî, Seyyidet-Nefîse ve Seyyid Ahmed Bedevî hazretlerinin, Müslüman esirleri, kâfirlerin ellerinden kurtarmaları, meşhur olan kerâmetlerindendir. Bazen de velî, bizzat kabirden çıkar ve insanların ihtiyâçlarını giderir. Zîrâ âlem-i berzâhda, evliyânın serbest kalması, ruhların salıverilmesi ve serbest bırakılması da vardır.”
“Müşâhede ehli olan Allah dostları diyorlar ki: Âlem-i berzâhdaki işler, dünyadakinin hilâfınadır. Dünyâ, 'âlem-i şehâdet' diye isimlendirilmiştir. İnsan, dünyâda bir sûrete bağlı kalır. Fakat evliyâ bundan hariçtir. Aynı anda, muhtelif yerlerde görülen evliyânın sayısı çoktur. Bunun sırrı şudur ki; onların ruhâniyetleri, cismâniyetlerinden daha kuvvetlidir. Velîlerin çok sûretlerde görünmeleri caizdir. Bu, akla da, dîne de uygundur. Resûlullah (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem) efendimizin Hazreti Ebû Bekr-i Sıddîk’a, Cennetin sekiz kapısından aynı anda gireceğini bildirmesi bunun delîlidir. Ruh, Peygamber efendimizin rûh-ı şerîfleri gibi küllî olgunluğa eriştiği zaman yetmişbin sûrette görülür.”
İbn-i Ebî Cemre diyor ki: “Evliyânın ruhlarına bağımsızlık ve serbestlik verildiği zaman, dünya âleminde de ruhâniyetlerinin, cismâniyetlerine galip gelmesinden dolayı bir sûrette iken, muhtelif sûretlerde görülür.”
Yine buyuruldu ki: “Velînin evliyâlığı sabit olduğunda, sayısız sûretlerde temekkûn eder.” Yani ruhâniyetleri, aynı anda çeşitli yerlerde görülür.
Ali Harîrî hazretleri, vefat etmeden kısa bir zaman evvel Allahü teâlâya şöyle münâcâtta bulundu:
"Ey Rabbim! Gönlümüze senin hamd bahçende yücelik sıfatlarını öğrenmek nasip oldu. Kıyâmet günü ümidim sende. Dert ve nedâmetten, pişmanlıktan başka bir şeyim yok ama, keremini ummaktayım. Sırat köprüsünde Cehennem'e düşmekten, kereminle ancak sen kurtarabilirsin. Mîzanda ancak sen, lütfunla günahlarımı af ve mağfiret edersin. Nefsimin eline öyle düşmüşüm ki, doğanın eline düşmüş topal serçe gibiyim. Ey Allah'ım! Bu attâr kulun, senin sevgi ateşinde yanmaktadır. Bana yol göster de sana kavuşayım."
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.