"Hediyeleşirseniz birbirinizi seversiniz”

A -
A +

Bir kimseye başkası tarafından hediye verildiği zaman, imkânı nispetinde, o da ona hediye vermelidir.

Halîl Sıddîkî Efendi Osmanlı âlimlerindendir. 1098 (m. 1687)’de Şam’da doğdu. 1173 (m. 1759)’da İstanbul’da vefât etti. Bir dersinde “Hediye vermek” hakkında şunları anlattı:  Bir kimseye başkası tarafından hediye verildiği zaman, imkânı nispetinde, o da ona hediye vermelidir. Eğer, hediyeye karşı hediye verme imkânı olmazsa, kendisine verilen hediye için teşekkür eder ve onu hayırla anar, duâ eder. Saîd bin Müseyyib’in, rivâyet ettiği hadîs-i şerîfte, Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Kendisine iyilik yapılan kimse, aynıyla mukâbele etsin. Eğer verecek bir şey bulamazsa, o kimseyi iyiliğinden dolayı methetsin. Kim iyilik sahibini iyiliğinden dolayı överse, ona teşekkür etmiş olur. Bunu terk eden ise, ona nankörlük etmiş olur.” Yine Resûlullah efendimiz buyurdu ki: “Birbirinizle hediyeleşirseniz, birbirinizi seversiniz.” Resûlullah efendimiz insanların aralarında muhabbetin meydana gelmesi için hediye vermeyi emrederlerdi. Resûlullah efendimiz hediyeyi kabul ederdi. Sadakayı ise reddederlerdi. Kendisine hediye verilen kimse, maddî yönden hediye verenden daha yüksek ise, o hediyeyi kabul edip etmemekte serbesttir. İsterse o hediyeyi kabul eder, isterse reddeder. Eğer hediyeyi alan, veren ile eşit derecede veya onun altında ise, yine serbesttir, ister kabul eder, isterse reddeder. Fakat bu durumda en uygun olanı; hediyeyi alan kimsenin, hediyeyi veren kimsenin durumunu, hediyenin veriliş sebebini bilmesine göre değişir. Eğer hediyeyi verenin maksadı, aralarında sevgi ve dostluğun kurulması ise bu hediyeyi kabul etmek iyidir. Eğer bu hediyeden maksat, şöhret, hediyeyi alana karşı övünmek ve ona minnet edip, başa kakmak ise, en uygunu o hediyeyi reddetmektir. Fakat hediye kabul edilmediği zaman, hediyeyi verenin düşmanlığını kazanmak gibi bir durum ortaya çıkarsa, yine hediye kabul edilir. Çünkü minnete katlanmak, düşman kazanmaktan daha iyidir.  Allahü teâlâ insana, iyilik ve ihsân sahibine teşekkür etmeyi emretti ve meâlen buyurdu ki: “Biz insana, ana-babasını (onlara iyilik yapmasını) da emrettik” (Lokman-14). İnsan, iyilik sahibine teşekkür vazîfesini yapmadığı zaman, Allahü teâlânın emrini terk etmiş olur. Allahü teâlânın emrini terk eden kimse ise, Allahü teâlâya şükür vazîfesini yapmamış olur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.