İmânı kâmil bir mümin olmak...

A -
A +

"Bir kimse, komşusu onun kötülüklerinden emîn olmadığı müddetçe, imânı kâmil bir mümin olamaz."

 
Ahmed bin Ali Mervezî hazretleri hadis hafızıdır. 202 (m. 816)’da Türkistan’da Merv’de doğ­du. İlk tahsilinden sonra Bağdat'a giderek hadis tahsil etti. Sonra Şam’a giderek talebe yetiştirdi ve kadılık yaptı. 292 (m. 905)’de orada vefat etti. Rivâyet ettiği hadîs-i şerîflerden bazıları:
Hasen (radıyallahü anh) rivâyet etti. Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Nefsim yed-i kudretinde olan Allahü teâlâya yemîn ederim ki, bir kimsenin dili doğru olmadıkça kendisi doğru olmaz. Kalbi doğru olmadıkça, dili doğru olmaz. Bir kimse, komşusu onun gailelerinden (kötülüklerinden) emîn olmadığı müddetçe, imânı kâmil bir mümin olmaz.” 
Enes bin Mâlik (radıyallahü anh) rivâyet etti. Resûlullah efendimiz buyurdu ki: “Kimin dünyâda iki dili olursa, Allahü teâlâ, kıyâmet gününde onun için ateşten iki dil yapar.”
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) rivâyet etti. Resûlullah efendimiz buyurdu ki: “Kıyâmet gününde Allahü teâlânın katında, insanların en kötüsü olarak ikiyüzlü kimseyi görürsün.”
Behz bin Hakîm’in dedesi şöyle dedi: Resûlullah efendimizden duydum. Buyurdu ki: “Konuşurken, yanındakileri güldürmek için yalan söyleyen kimseye yazıklar olsun, ona yazıklar olsun, ona yazıklar olsun.”
Resûlullah efendimiz buyurdu ki: “Allahü teâlâ üç şeyi sizin için iyi görmedi. Birincisi dedikodu, ikincisi çok soru sormak, üçüncüsü malı zayi etmek.” [İnsanın, kendisine lâzım olmayan şeyleri konuşması, lüzumsuz yerlerde malını harcaması, bilinmesine ihtiyaç duyulmayan mevzûlarda soru sorması iyi görülmemiştir.] 
Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen; “Bir kısmınız bir kısmınızı (arkasından hoşlanmayacağı sözle) çekiştirmesin. Hiç sizden biriniz ölü kardeşinin etini yemek ister mi? Bundan tiksindiniz değil mi?” buyurdu. (Hucurât-12) Evzaî (radıyallahü anh) anlattı: Resûlullah efendimizin huzûrlarında gıybetten bahsedildi. Resûlullah efendimiz: “Gıybet, kişide bulunan bir yaratılışı (huyu) söylemektir” buyurdu. Bunun üzerine Eshâb-ı kirâm “Yâ Resûlallah! Biz gıybeti, bir kimsede olmayan bir şeyi söylemek diye biliyorduk” dediler. Bunun üzerine Resûlullah efendimiz: “Sizin dediğiniz bühtandır” buyurdu.
Âişe (radıyallahü anhâ) vâlidemiz anlattı: Ben Resûlullah efendimiz ile beraber otururken, kısa boylu bir kadın geldi. Ben Resûlullah efendimize başparmağımı göstererek, o benim başparmağım kadar diye işâret ettim. Bunun üzerine Resûlullah efendimiz “Sen onu gıybet ettin” buyurdu.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.