"İşi, sözüne uygun olmalıdır"

A -
A +

"Sakın, kendin yaptığın işten başkasını menetme! Böyle yapmakla büyük hatâ işlemiş olursun!"

Ahmed bin Yahyâ el-Adevî hazretleri Fıkıh ve hadîs âlimidir. 600 (m. 1204) senesinde doğdu. 749 (m. 1348) senesinde Kudüs’te vefât etti. Buyurdu ki:
Hocanın riâyet etmesi gereken yedi vazîfe vardır:
1. Talebelere şefkatli olmak, onları evlâdı gibi kabul etmektir. Anne ve babanın çocuğunu dünyâ ateşinden koruduğu gibi, Peygamber efendimiz de, ümmetini âhiret ateşinden korur. Onun için, hocanın hakkı, ana-baba hakkından daha büyüktür.
2. Talebelere ders verirken, hiçbir karşılık, mükâfat ve teşekkür beklememelidir, öğrettiğini, ancak Allah için öğretmeli ve gayesi Allahü teâlâya ulaşmak olmalıdır.
3. İmâ ve şefkat yoluyla öğrenciyi kötü huylardan vazgeçirmektir. Çünkü kusuru açıkça söylemek, talebenin hayâ perdesini yırtar. Hocaya karşı hücum etme cüretini meydana getirir. O işe devam etmesine sebep olur. Talebeyi açıktan değil de dolaylı ifâdelerle ikaz etmek, özellikle zekî olanları sözden mânâ çıkarmaya sevk eder.
4. Bir tek ilim üzerinde ders veren hoca, talebeye diğer ilimlerin lüzumsuzluğunu söylememelidir. Bilakis, faydalı olan her ilmi öğrenmesini talebelere tavsiye etmelidir. Birden fazla ilim öğreten muallimin, talebelere bu bilgileri sırayla ve talebelerin seviyesine göre vermesi gerekir.
5. Hocanın, talebenin anlayış ve kabiliyetine göre ders vermesi lâzımdır. Onun anlayamayacağı, seviyesinin üstünde olan şeyleri öğretmemelidir. Yoksa talebeyi dersten soğutur. Onlara, kavrayışlarına göre konuşmalıdır.
6. Anlayışı az ve zekî olmayan talebeye, onun seviyesine uygun, açık ve net olarak anlaşılabilen şeyleri anlatmak gerekir. Ona, "burada senin anlayamayacağın daha nice meseleler var" demekten sakınmak gerekir. Çünkü bu hâl, onun anlayabileceği şeylerde hevesini kırar ve zihnini kurcalar, hocasının, kendisine karşı ilim öğretirken cimrilik yaptığını zanneder. O, herkesin her ince ve derin bilgileri anlayabileceğini zanneder.
7. Hocanın, bildiği ve öğrettiği ilmiyle amel etmesi lâzımdır. İşi, sözüne uygun olmalıdır. Hareketleri, sözlerini yalanlamamalıdır. İşi ile sözü birbirinden farklı olursa, kendisine güven kaybolur. Kendisinin yediği bir şeyi, "Öldürücü zehirdir" diye insanlara kötüler ve onları bundan menetmek isterse, insanların o şeye istekleri artarak, 'Eğer bu, iyi ve tatlı bir şey olmasaydı, kendisi bunu yemezdi' derler. Denmiştir ki: "Sakın, kendin yaptığın işten başkasını menetme! Böyle yapmakla büyük hatâ işlemiş olursun.”

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.