"Rûhları bedenlerine geri verilir!.."

A -
A +
"Peygamberler, mezara konduktan sonra, rûhları bedenlerine geri verilir. Biz onları göremeyiz."   Molla Üveys hazretleri Osmanlı âlimlerdendir. 969 (m. 1561)’de Manisa-Alaşehir’de doğdu. 1037 (m. 1627)’de Üsküp’de kadı iken vefât etti. Bir dersinde buyurdu ki Peygamberler (aleyhimüsselam) kabirlerinde diridirler. Diri olmaları, sözde değildir. Tam diridirler. Kur’ân-ı kerimde, Âl-i İmrân sûresinin 169. âyetinde meâlen; “Allah yolunda öldürülenleri ölü sanmayınız! Onlar, Rablerinin yanında diridirler. Rızıklandırılmaktadırlar” buyuruldu. Bu âyet-i kerîme, şehidlerin diri olduklarını bildiriyor. Hadîs-i şerîfte, Mûsâ ve İsâ aleyhimesselâmın, namaz kıldıkları bildiriliyor. Namaz kılmak, çeşitli hareketler yapmaktır. Bu hareketler, beden ile olur, ruh ile olmaz. Mûsâ aleyhisselâmı, orta boylu, eti az, zayıf, saçları toplu gördüm buyurması, rûhunu değil, bedenini gördüğünü gösteriyor. Peygamberler, başka insanlar gibi ölmez. Geçici olan dünyâdan, sonsuz kalıcı olan âhırete göç ederler. İmâm-ı Beyhekî “İtikâd” kitabında buyuruyor ki: “Peygamberler, mezara konduktan sonra, ruhları bedenlerine geri verilir. Biz onları göremeyiz. Melekler gibi, görünmez olurlar. Yalnız Allahü teâlânın kerâmet olarak ihsân ettiği seçilmiş kimseler görebilir. İmâm-ı Süyûtî de böyle bildirmiştir. İmâm-ı Nevevî, Sübkî ve İmâm-ı Kurtubî üstadından ve daha birçok âlimler, böyle olduğunu bildirmişlerdir. Saîd bin Müseyyib diyor ki: Fitneler sebebiyle Mescid-i Nebî’de ezan okunamaz, namaz kılınamaz olunca, Hücre-i Nebeviyye’den ezan ve ikâmet sesi işitildi. Sahîh bir hadîs-i şerîfte; (Bana selâm verilince, Allahü teâlâ, rûhumu geri gönderir, selâm verene cevap veririm) buyuruldu. Bu hadîs-i şerîf, yukarıda bildirilenlere uygun olmuyor denilemez. Yani mübârek rûhunun cesed-i şerîfinden ayrıldığını, selâm verilince geri verildiğini gösteriyor denilemez. Böyle söyleyenlere karşı, âlimler çeşitli cevaplar vermişlerdir, İmâm-ı Süyûtî hazretleri, bu cevaplardan onyedisini bildiriyor. Bu cevapların en güzeli, Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), cemâl-i ilâhîyi görmeye dalmıştır. Bedendeki duyguları unutmuştur. Bir Müslüman selâm verince, mübârek rûhu bu dalgınlıktan ayrılıp, beden duygularını alır. Dünyâda böyle olanlar da az değildir. Bir dünyâ işi veya âhiret işi, aşırı düşünülürken, insan yanında konuşulanı duymaz. Cemâl-i ilâhîye dalan kimse, bir sesi işitebilir mi?"
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.