Merkebi ölen fakirin gözyaşları...

A -
A +
“Bir gün Abdullah bin Mübârek, Şam’a gitmek üzere sefere çıktı. Giderken yolda ölmüş bir merkep gördü..."
 
İsâ bin İkbâl Hettâr hazretleri Yemen’de yetişen evliyadandır. 606 (m. 1209)’da Cened şehrinde vefât etti. Hikmetli sözleri çoktur. Buyurdu ki:
“Hâmil-i Kur’ân-ı kerîm olanlar (Hâfızlar) halim ve cesur olmalı ve dâima mahzûn bir hâlde bulunmalıdırlar.”
“İnsana helalden olan fakîrlik hâli, haramdan gelen zenginlikten hayırlı olmadıkça, imânın hakîkatıne vâsıl olamaz.”
“Kâmil insan, medh ve zemm, yanında müsavî olandır.”
“Hayır eken büyük mahsul alır. Şer eken nedamet biçer.”
“Kalp vardır ki ikbâl şehvetine sahiptir. Siz kalpleri şehvet zamanında iğtinâm eyleyin.”
“Şarap içen kimse, tövbesiz ölürse, mezarını açınız! Yüzünü kıbleye karşı göremezsiniz!”
“Bir kimse sabah ve akşam, Bekâra sûresini başından dört âyet ve âyetel-kürsî ile sonraki iki âyeti ve bu sûrenin sonundaki üç âyeti okursa, evine şeytân girmez. Mecnûn üzerine okunursa, iyi olur.”
“Sıkıntısı olan kimse, çok istiğfar okusun.”
“Bir gün Abdullah bin Mübârek, Şam’a gitmek üzere sefere çıktı. Giderken yolda ölmüş bir merkep gördü. Yanı başında ayakta bir fakîr de ağlıyordu. Abdullah bin Mübârek ona niye ağladığını sordu: Fakîr cevap olarak 'Ben fakîr bir kimse olup, çoluk çocuk sahibiyim. Bunu üçyüz dirheme almıştım. Bundan sonra ne yapacağımı düşünerek ağlıyorum!' dedi. Abdullah bin Mübârek buyurdu ki: 'Sen bunu sağ iken üçyüz dirheme almıştın. Şimdi ise bunu senden semeri için beşyüz dirheme alıyorum' deyip parasını sayarak eline verdi... O gece fakîr rüyasında mahşeri gördü. Baktı ki, bahçeler, bağlar içerisinde bir merkep! Yularını ve palanını altın ve mercanlarla süslemişler! Yanı başında bir melek, şöyle nidâ ediyordu:
-Kim buna binerse ona müjdeler olsun... Fakîr bunu duyunca, meleğin yanına gelip der ki:
-Bu benim ölen merkebimdir. Bunu bana ver!.
-Evet, bu senindir. Fakat ölüsüne sabretmediğin için, şimdi başkasının oldu. Baksana, yuları üzerinde ne yazıyor?
Fakîr yulara bakınca bir de ne görsün: 'Bu Abdullah İbn-i Mübârek hazretlerinin bineğidir' yazılıydı... Sonra fakîr, uykudan uyanıp, hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Kendi kendine, 'Bana yazıklar olsun! Bir hayvanın ölmesine bile sabredemedim'  dedi... Hemen beşyüz dirhemi alıp, doğruca Abdullah İbni Mübârek hazretlerinin yanına gitti. Parasını geri vermek istedi ve dedi ki: 
-Ben satıştan vazgeçtim. 
-Sen akşam gördüğün rüya üzerine geldin. Ben de vazgeçtim. Beşyüz dirhemi de sana hediye ettim."
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.