"Kalbini nasûh tövbesi ile süsle"

A -
A +
Resûl-i ekrem (sallallahü aleyhi ve selem) buyurdu: “Kıyâmet günü zâlim, küçük karınca sûretinde haşr olacaktır.” 
 
 
Mustafa Âşir Efendi Doksanüçüncü Osmanlı Şeyhülislâmıdır. Aslen Kastamonuludur. 1141 (m. 1728)’de doğdu. 1219 (m. 1804)’de İstanbul’da vefât etti. Meşihat makamında, kendisine sorulan bazı suâllere şöyle cevap verdi:
Suâl: Mayası bozuk, ahlakı kötü olanlar, kendilerinin irâde ve istekleri ile mi böyle olmuşlardır?
Cevap: İrâde ve isteksiz, ağaçtan bir yaprak düşmez ve yerden bir ot bitmez.
Suâl: Yol nedir ve menzil nedir, bize bahseder misiniz?
Cevap: Allahın yardımı ve izni ile derim ki, hangi yol ve menzilden suâl ediyorsun? Zâhir ehlinin mi, bâtın ehlinin mi yolundan ve menzilinden?
Suâl: Her ikisinden?
Cevap: Zâhir ehlinin yolu ve menzili; nefsten ve maldan kurtulmak ve Cennete girmektir. Tevbe sûresi yüzonbirinci âyetinde meâlen; “Allahü teâlâ, müminlerin canlarını ve mallarını, Cennet kendilerinin olmak karşılığında satın almıştır” buyuruldu. Batın ehlinin yolu ve menzili; mâsivâdan kurtulmaktır. Müzzemmil sûresi sekizinci âyetinde meâlen; “Her şeyden kesilerek O’na kulluk et” buyuruldu. Bu, vahdetin en yüksek derecesine çıkmakla mümkündür. Necm sûresi kırkikinci âyetinde meâlen; “Elbette nihâyet, Rabbine gitmektir” buyuruldu.
Suâl: Mülkün sahibi nerededir ki, kalp yüzünü O’na çevirelim?
Cevap: Nerede değildir ki? “Nereye yönelirseniz, Allahadır” âyet-i kerîmedir. Dünyâ ve âhiret nasîbinden vazgeçip mert olmak ve nefsin lezzetlerinı terk etmek lâzımdır ki, nerede bulunursa, O’nunla olsun. Nereye giderse, O’nunla gitsin. Ne söylerse O’nunla söylesin, ne ararsa O’nunla arasın. Sakın, O’nun senden uzak olduğunu sanma! Belki sen ondan uzaksın. Sen, sensiz sende yok olursan, başkasına açılmayan kapı sana açılır ve sana, seninle maksat gösterilir.
Suâl: Hâk teâlâ Settâr’dır. Yarın bu bir avuç toprağın perdesini yırtar mı?
Cevap: Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdu ki: “Hayâ örtüsünü çıkarıp atanın gıybeti yoktur.” Yani günâhı önemsemeyen fâsıkların fıskı söylense gıybet olmaz. Bu hadîs-i şerîfi herhâlde anladın. Bu murâd ediliyor. Anlamadıysan, bilesin ki yarın iş, buradakinin aksine olacak. Dış, iç olacak, iç de dış. Yüksek alçağa, alçak yükseğe karşılık olacaktır. Resûl-i ekrem buyurdu: “Kıyâmet günü zâlim, küçük karınca sûretinde haşr olacaktır.” Kıyâmette rezil olmamak için, kalbini nasûh tövbesi ile süsle! Çünkü dünyâda rezil, rüsvâ olmak, âhırette rüsvâ olmaktan ehvendir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.