“Bu, altından daha kıymetli bir cevaptır”

A -
A +
“Kaynayan tencerenin içindeki yemeğin suyu, sirkenin ve baharatın ulaştığı yere kadar ulaşır.”   Kerîmzâde Mehmed Efendi Osmanlı âlimlerindendir. 975 (m. 1568)’de İstanbul’da vefât etti. İmâmı a’zam Ebû Hanife hazretlerinin üstünlüğünü anlatırken şunları söyledi: İmâm-ı Vekî anlatıyor: Bir gün Ebû Hanîfe’nin yanında idik. Ona bir kadın geldi ve dedi ki: “Ey İmâm! Benim bir erkek kardeşim vefât etti ve tereke olarak 600 dinar bıraktı. Ondan bana bir dinar verdiler.” Ona, "Mirasınızı kim taksim etti?" diye sordu. Kadın “Dâvûd-i Tâî” diye söyledi. Buyurdu ki: “O, senin hakkındır. Senin erkek kardeşinin arkasında mirasçı olarak iki kızı kalmıştı, değil mi?” Kadın da, “Evet!” dedi. “Onun, annesi de var, değil mi?” dedi. Kadın “Evet!” deyince, “Hanımı da var, değil mi?” diye sordu. Kadın “Evet” deyince, Ebû Hanîfe yine, “On iki erkek kardeşi ve bir kız kardeşi var değil mi?” diye sorunca, kadın “Evet!” dedi. Ebû Hanîfe “Mirasın üçte birerden iki hissesi olan 400 dinar kızlar içindir. Altıda biri olan 100 dinar anne içindir. 75 dinar hanımı içindir. 25 dinar kalır. Bunun 24 dinârı, 12 erkek kardeşin hisseleri toplamı olup, her birine ikişer dinar düşer. Geri kalan bir dinar da senindir” buyurup, ferâiz ilmindeki keskin görüş ve derin bilgisini izhar eyledi...  Ali bin Müshîr şöyle anlatıyor: Bir gün Ebû Hanîfe’nin yanında bulunuyorduk. Abdullah bin Mübârak ona geldi ve “Bir adam, tencerede et pişirirken bir kuş gelip onun içine düşse ve ölse, bunun hakkında ne dersin?” diye sordu, İmâm-ı a’zam, talebelerine dönerek “Bu husûsta sizler ne diyorsunuz?” dedi. Onlar da, Abdullah İbni Abbâs’ın (radıyallahü anhüma) “Önce etin suyu süzülüp dökülür. Sonra et yıkanır ve yenilir” dediğini bildirdiler. İmâmı a’zam Ebû Hanife de “İşte biz de böyle diyoruz. Ancak bazı şartları vardır. Eğer yemek kaynama hâlinde ise, suyu ile birlikte et de atılır. Şayet tenceredeki yemek kaynamıyorsa, et yıkanır ve suyu dökülür” buyurdu. Abdullah İbni Mübârek “Bunu nereden söylüyorsun?” diye sorunca, İmâm-ı a’zam “Çünkü kaynayan tencerenin içindeki yemeğin suyu, sirkenin ve baharatın ulaştığı yere kadar ulaşır. Kaynamayan yemeğin suyu ise, sâdece etin dışını kirletir, içine girmez” diye cevap verdi. Abdullah İbni Mübârek de “Bu, altından daha kıymetli bir cevaptır” dedi. Onunla beraber, otuz kadar âlim de bu cevâbı beğenip kabul etmişlerdi.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.