Şeytanın zenginleri aldatma yolları!..

A -
A +
Şeytan, insanı kandırarak malını isrâf etmesi, hayır olmayan işlerde harcamasını sağlar.   Ebü’l-Hayr Katfetî hazretleri kırâat, hadis ve Hanbelî mezhebi fıkıh âlimidir. 593 (m. 1197) senesinde Bağdad’da doğup, 676 (m. 1277) senesinde aynı yerde vefât etti. Zamanındaki âlimlerin meclislerinde, ciltlerle kitaplar dinledi. Bunlardan bazısı kendisine umûmî, bazısı husûsi olarak icâzet vermiştir. Bir dersinde buyurdu ki: Şeytanın zenginleri aldatma yolları: İlki, malı kazanma yönündendir. Malı kazanırken, haramdan mı, helâlden mi, ehemmiyet vermezler. Alışveriş bilgisinden habersiz olarak kazanırlar. Ebû Hüreyre’nin (radıyallahü anh) bildirdiği hadîs-i şerîfte, Peygamber efendimiz (sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem ) buyurdu ki: “Öyle bir zaman gelir ki, kişi kazandığı malın helâlden mi, haramdan mı olduğunu bilmez.” İkincisi, o malda cimrilik etme yönündendir. Bu sebeple zekâtını vermezler veya bir kısmını verirler. Kötü malı, iyi gösterip satarlar. Şeytan kendilerini böyle yapmaları için aldatır. İbn-i Abbâs (radıyallahü anh) buyurdu ki: “İlk basılan parayı şeytan aldı. Onu öptü ve gözlerine, göbeğine sürdü. Sonra da, 'Ben seninle insanları azdırır, seninle küfre sokarım, insanoğlunun paraya sevgisi ile bana ibâdet edişini çok severim' dedi.” İbn-i Şakîk ve İbn-i Abdullah da buyurdular ki: “Şeytan, bütün arzu ve istekleriyle gelerek insanı aldatmaya çalışır. Yorulduğu zaman onun malının üzerine oturur ve onun malıyla hayır yapmasına mâni olur.” Üçüncüsü, çok zenginlik yüzünden olup, zengin şeytana uyarak kendini fakirlerden hayırlı görür. Bu ise cahilliktir. Fazilet mal zenginliği ile değildir. Dördüncüsü, malı dağıtma ve hayır yapma yönündendir. Şeytan, insanı kandırarak malını isrâf etmesi, hayır olmayan işlerde harcamasını sağlar. Bazen de sadaka vermesini hayır yapmasını isteyerek, onun böbürlenmesini ve büyüklenmesini sağlar. Bunun sonucu, insan kibir sahibi olur. Kibir, Allahü teâlânın kötülediği bir özelliktir. Göçebe yaşayan topluluklar, eğer yün giyerler ve süt içmekle yetinirlerse, onları kınamayınız. Zîrâ bedenlerinin bineği olan nefisleri bunu taşır. Şehir halkı da yün giyer ve salça yerlerse, aynı şekilde onları da kınamayın ve bunlar hakkında, “Nefslerinin isteklerini yerine getiren” demeyiniz. Çünkü bu topluluğun tabii âdetidir. Beden, nimetler içinde büyümüş ise, biz sahibini, ona eza verecek şeyi yüklemesinden menederiz. Zâhidâne yaşar ve şehvetlerini terk etmeyi tercih ederse, onun için ne iyidir. Fakat bunu yapmazsa, nefsi taşkınlık yapar. Bu da uyku ve tembelliği arttırır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.