"Ey cemâat, bu zâtın kıymetini bilelim!.."

A -
A +
Ebü'l-Abbâs hazretlerine hastalar getirilirdi. Duâ ettikleri, iyileşip giderlerdi...
 
Ebü'l-Abbâs Sayyâd hazretleri evliyânın büyüklerindendir. Yemen'de doğdu. Fakîh İbrâhim el-Feşelî'den ilim ve tasavvuf öğrenip kemâle geldi, olgunlaştı. 1183 (H.579) senesinde Zebîd şehrinde vefât etti. Çok kerâmetleri görüldü.
Sevenlerinden biri anlatır:
Bir gün kalabalık bir cemâat olarak El-Fâze Mescidine gittik. Sayyâd hazretleri de orada idi. Yanında bir genç vardı. Ona;
-Bu sizin talebeniz midir? diye sorunca, bize cevap vermedi. O zaman gence;
-Bu zât sizin hocanız mıdır? diye sorduk. Genç "Evet" dedi. Biz de;
-Ey Sayyâd! Bu genç size talebe oldu dedik. O zaman; "Evet, talebemdir" buyurdu. Biz de;
-Eğer bu sizin talebeniz ise, ona emredin denizin üzerinde yürüyüp, o dağdan bir taş getirsin, dedik. Sonra deniz kenarına gitti ve gence hitâben;
-Yavrum, su üzerinde yürüyerek git ve dediklerimi getir! buyurdu. Genç, yerde gider gibi denizin üzerinde gitti ve istediğimizi getirdi. Cemâat olarak böyle bir istekte bulunduğumuz için çok pişman olduk ve özür diledik. O da, bizim özrümüzü kabûl buyurdu ve bize duâ etti...
İbrâhim bin Beşşâr anlatır:
Bir gün cemâat hâlinde Sayyâd hazretlerinin huzûrunda idik. İçeriye, Kâdı Ebû Bekr bin Ebî Ikâme girdi. Sayyâd hazretleriyle bir süre sohbet etti. Sonra kalkıp cemâate, "Beni biraz dinleyiniz. Size bâzı şeyler söyleyeceğim... Sayyâd hazretleri, bir gün benim de içinde bulunduğum bir topluluğun yanına geldi. O esnâda herkes ayağa kalktı. Ben de orada olanlara uyarak ayağa kalktım. Sonradan cemâate; 'Niçin ayağa kalkıyorsunuz? O âlim değil. Ümmî birisidir' dedim. Oradakiler, bana onun büyüklüğü hakkında bâzı şeyler anlattılar. Ben de; 'Ona İmâm-ı Gazâlî hazretlerinin kitabından bir şey sorulsa bilemez' dedim. Bir saat sonra Sayyâd hazretleri geri döndü. Herkes yine ayağa kalktı. Ben de onlara uyup kalktım. Bana dönüp buyurdu ki:
-Kâdı Efendi, bâzı kimseler benim hakkımda, bu zât için niçin ayağa kalkıyorsunuz. O âlim değil, ümmî birisidir. Kendisine İmâm-ı Gazâlî hazretlerinin el-Vasît, el-Basît kitaplarından bir şey sorulsa anlayamaz bile diyorlar. Şimdi o meseleler, şöyle şöyle şöyledir, diyerek sonuna kadar îzâh buyurdu. Sonra kendisinden özür dileyerek tövbe ettim. "Ey cemâat işte bu zâtın kıymetini bilelim" dedi.
Huzuruna birçok hasta getirilir, duâ etmesi istenirdi. Duâ ettiği kimseler, Allahü teâlânın izniyle iyileşip giderlerdi.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.