Terörün anatomisi...

A -
A +
Terör; uluslararası ilişkiler açısından yeni dönemin anahtar kavramıdır. Gerçeği arayanlar için bu kavramın derinlikli irdelenmesi, her boyutunun ihmal edilmeden tariflenmesi zorunluluktur. Her şeyden önce yeni dönemde yapısı ve işleyişinin yenilendiğinin bilinmesi gerekir.
Soğuk Savaş sonrasının değişen güç ilişkileri, yeni mücadele yöntemlerini belirledi. Cepheden savaşlar yerine cephe gerisinden yürütülen savaşlar öne çıktı. Terör devletlerarası güç mücadelesinin yeni savaş tekniğine, terör örgütleri de bu savaşın aracı kurumlarına dönüştü. Âdeta ihale alır gibi cepheye sürülen veya yeni cepheler açmak üzere sahaya çıkartılan terör örgütleriyle perde arkasındakiler bilek güreşine giriştiler.
Bu haliyle terör, aslında ekonomi-politik bir kavramdır. Yeni dönemin güç mücadelesinde jeopolitik her hamlenin kapsama alanında terör olgusu vardır. Diğer bir ifadeyle doğal kaynaklar ve pazar hakimiyetine dayalı güç mücadelesinin jeopolitik hatları, terör örgütlerinin sahne aldığı coğrafi alanlardır.
Bu çerçevede terörün küreselleşmesinden çok, küreselleşen çıkar çatışmalarının beslediği terör olgusuyla yüz yüzeyiz. Çıkar çatışması küreselleşmiştir ve bunun bölgesel ayakları, jeopolitik sinir uçları vardır. Aslında terörün atlasıyla, jeopolitik çıkar çatışmalarının atlası örtüşmektedir.
Terör olgusu işleyiş açısından bir mekanizmaya sahiptir. Bu mekanizma iki zemine dayanan bir denklemle işlemektedir. Birincisi; yüzeydekileri kapsayan kısım. Bu bölüm bize ne gösterilmek isteniyorsa onunla sınırlı olanların yer aldığı zemindir. Bu zemin örtülüdür, maskelidir, aldatıcıdır, zihinleri bulanıklaştırmaya, kamuoyu oluşturmaya dayalıdır. Bu zeminin özel bir dili ve özel kavramları vardır. Bu kavramların sorgulanmadan ezberlenmesi istenmektedir. Küresel terör, İslami terör gibi kavramların bu zeminde zihinleri bulanıklaştırırken, algıları yönetmeye, gerçekleri örtmeye dayalı işlevleri vardır.
Bu zeminde terör denkleminin derinliği özellikle örtülüdür. Bu basamak kitleler üzerinde psikolojik etkiyi oluşturmak adına da özel amaca sahiptir. Hedef alınan toplumun iç karmaşaya itilmesi, karşıtlıkların derinleştirilmesi ve süreklileştirilmesi, kamplaşmayla toplumsal bölünmelerin sağlanması gibi iç huzuru hedef alan hamleler bu zeminde bu basamakta gerçekleştirilir. Bu zemindeki her hamle, terörü araç olarak kullanarak asıl amacı örtülü tutmaya dayalıdır.
İkinci zemin ise; perde arkası gerçeklerin zeminidir. Asıl hedeflenenlerin asıl amacın zeminidir. Terörden çıkar sağlamak isteyen, taşeronların patronlarının, ihale sahiplerinin zeminidir. Asıl ilişki ve nedenlerin kümelendiği zemindir. Terör denkleminin belirlenen amaçlar için araç olarak kurgulandığı zemin burasıdır.
Terörü besleyen temel unsurların barındığı aşamadır. Bu zemin, bu basamak yeterince analiz edilmeden veya görmezden gelinerek, sadece birinci zeminle yani yüzeydekiyle, bize gösterilenlerle yetinilerek, terörün gerçek nedenleri ve besleyici unsurları ve asıl aktörleri ortaya çıkarılamaz.
Terörün karanlık yüzü ikinci zeminde saklıdır. Arka plan, perde arkası  bağlantıların hassas ve özel heveslerin yer aldığı buna dayalı terörün jeopolitik hamlelerle yoğrulduğu yer bu ikinci zemindir. Dolayısıyla terör olgusunun uluslararası boyutu bu zeminde, bu basamakta kümelenir.
Bu iki zeminin içerdiklerinden yansıyan odur ki, asıl amaca ulaşmak veya asıl amaç için mücadele edebilmek adına terör bir araçtır. Bu araç, yürütülen güç mücadelesinin güdümündedir. Onun amaçlarının hizmetindedir. Unutulmamalıdır ki, devletlerin çıkar hesaplarından ve uzantılarından tamamen bağımsız terör olgusu taban bulamaz, gelişemez, uzun soluklu olamaz hatta oluşamaz.
Terör bu anlamda devletlerin çıkarlarının uzantısı hâline gelmiştir. Diğer bir ifadeyle bugün terör, devletlerarası güç mücadelesinin silahlı diplomatik yoludur. Bu durum terörün devletlerarası ilişkilerde ortak tanımının yapılmasının önündeki engeldir. Bu engel devletlerin çıkar ilişkisinden kaynaklanmaktadır. Çıkarların çelişmesi terör örgütleri üzerinden terör tanımını güçleştirmektedir. Terör örgütleri devletlerden bağımsız kılınamadığındandır ki, herkes tarafından kabul gören ortak tehdide dönüşememektedir.
Devletlerin her terör örgütüne bakışı ve davranışı farklılık gösterir. Bu farklılığı belirleyen faktör, siyasal, ekonomik ve jeopolitik çıkarların çeşitliliğidir...
Sonuç olarak, teröre ilişkin bize gösterilenleri değil asıl görmek istediklerimizi açığa çıkarmadan, Suriye'de, Irak'ta, Orta Doğu'da yaşananların perde arkasını, Türkiye'de ve dünyada teröre dair gerçekleri öğrenemeyiz.
.....
Not: Bugün İstanbul Üsküdar Altunizade Kültür Merkezinde 09:00-17:00 arasında benim de konuşmacı olarak katılacağım "Uluslararası Terörizm Konferansı" icra edilecektir. İlgilenenlere duyurulur...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.