Mavi gözlü-yeşil gözlü Kürt olmaz -ll-

A -
A +

Meşhur tarihçilerimizden Enver Behnan Şapolyo'yu, Ankara'da ziyarete gitmiştim. MEZHEPLER VE TARİKATLAR TARİHİ isimli önemli eseri yeni çıkmıştı. Okumuş ve çok istifade etmiştim. (1964) Bana demişti ki: Sivas çevresinde yaşayan ve kendilerini Kürt sanan Alevilerimiz var. Üzerlerinde çok çalıştım. Onlar, Türkmen boylarından olan soydaşlarımızdır. İçlerinde sarışın, mavi gözlü, yeşil gözlü kimseler gördüm. Kürt'ün sarışını, mavi gözlüsü, yeşil gözlüsü katiyyen olmaz. Yavuz Sultan Selim, Şah İsmail üzerine yürürken, bu Sivas Alevileri, İran Şahının tarafını tuttular. Yavuz da, arkasını emniyete almak için onların bir kısmını temizledi. Kalanlar, şehirlerden dağlara kaçtılar ve 'Dilimiz bile Sünnilerin diline benzemesin!..' diyerek Kürtçe konuşmaya başladılar. Ben senin yerinde olsam, bu hususu onlara anlatmaya çalışırdım!.." Şapolyo hocamızın bu nasihatinden 4 yıl sonra, Ankara'dan Sivas'a döndüm. Müvekkillerimin arasında, kendilerini Kürt sananlar vardı. Enver Behnan Şapolyo'dan dinlediklerimi onlara anlattım. Onlardan biriyle konuşmamızı, şimdi burada size de açacağım. Adı İLBEY KILIÇ'tı. Kendisi Kangal ilçemizdendi. Kangal'ı 'KANKAL' diye telaffuz ediyordu. Benim siyasi konuşmalarımı çok beğeniyormuş. Sivas'a her gelişinde bana uğramadan, çayımı içmeden KANKAL'a dönmüyordu. Ben de konuşmalarımızda, Onun gibi Kangal'a 'KANKAL' diyordum. Hoşuna gidiyordu. Yazıhaneme bir gelişinde sohbeti koyulaştırarak sormuştum: -İlbey Kılıç sen hiç dört ayaklı tavuk gördün mü? -Dört ayaklı tavuk olur mu abey? -Peki sen hiç iki ayaklı Kankal köpeği gördün mü? -İki ayaklı Kankal köpeği olur mu abey? -Olmaz tabii. Bak şimdi İlbey Kılıç. Nasıl dört ayaklı tavuk, iki ayaklı Kankal köpeği olmazsa, mavi gözlü yeşil gözlü Kürt de olmaz. Neden olmaz? Çünkü Allah kavimleri öyle yaratmış. Beyaz renkli bir zenci de yok! Sarı saçlı bir Afrikalı da yok! Niye yok? Allah onları öyle yaratmış da ondan. Şimdi senin gözlerin masmavi. Senin adın İlbey! Soyadın Kılıç. İlbey tamamen Türkçe bir isim. Bir ilin, bir bölgenin beyi demektir. Ne güzel bir isim. Soyadın da Türkçe, adın da! Ben kaç kitap okudum. Kaç ilim adamıyla konuştum. Bana dediler ki: "Mavi gözlü, yeşil gözlü Kürt olmaz." Şimdi sen, hem adınla, soyadınla Türksün, hem de fiziki yapınla Türksün! Kabul etsen Türk milleti ne kazanacak? Kabul etmesen ne kaybedeceğiz? Sadece bilesin diye söylüyorum. Sonra sen Alevisin. Alevinin de Kürt'ü olmaz. Çünkü bizim Alevilerimiz, milletimizin Müslüman olmadan önceki inançlarını, âdetlerini devam ettiriyorlar. O bakımdan bizim Alevimiz başkadır, Irak, İran, Suriye Alevisi başkadır. Niye başkadır? Çünkü milletlerin dilleri gibi örfleri, âdetleri de farklıdır da ondan. Bir adam hem Kürt olacak hem de Türk'ün Müslümanlıktan önceki âdetlerine bağlı kalarak yaşayacak!.. Sonra ben İlbey Kılıç'a, Müslüman olmadan önceki âdetlerimizi, Şamanizmi ve Alevi-Sünni farklılığının sebeplerini uzun uzun anlattım. Yazıhanemden rüzgâr gibi çıktı. Sonrasını Kangallı arkadaşlarımdan dinledim... İlbey Kılıç ilçesine gittikten sonra Kahvehaneye girmiş. Orada bir masanın üzerine zıplayıp çıkarak, avazı çıktığı kadar bağırmaya başlamış: -Ula Kankallılar beni çok iyi dinleyin! demiş. Ula ben şimdi Sivas'tan geliyorum ha! Yavuz Bülent, bana aslımı, neslimi bir bir anlattı. Anladım ki ben Türk oğlu Türk'üm! Dilimiz bile Sünnilerin diline benzemesin deyip Kürtçe konuşmaya başlamışız. Ula bundan sonra beni Kürt bilenin, bana Kürt diyenin var ya... anladınız mı? İlbey Kılıç, ortalığa kırk küfür savurarak masadan alkışlarla inmiş!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.