Fark etmez mi?

A -
A +
Son zamanlarda daha çok duymaya başladığım şu deyim toplum olarak nasıl bir ruh hâlinde olduğumuzu gösteriyor aslında:
“Fark etmez...” Hayatın bizlere sunduğu zevkleri görmezden gelen, bir konu hakkında düşünmekten erinen, kısaca bir şey hakkında çaba harcamaktan usanmış bezmiş bir toplum olduk ve olmaya devam ediyoruz. Sokakta, evde, işte her yerde bu deyimi duyuyoruz: “Elma mı alalım, armut mu?” “Fark etmez...” “Döner mi yiyelim, lahmacun mu?” “Fark etmez...” “Sinemaya mı gidelim, evde mi oturalım?” “Fark etmez...” “Müziğin sesini açayım mı biraz?” “Fark etmez...” Biz büyükler bu deyime saplandık kaldık. En azından çocuklar için hâlâ fark eden bir şeyler var. Geçenlerde bizim mahallenin çocuklarına rastladım evin oralarda. “Saklambaç mı oynayalım, maç mı yapalım?” diye aralarında başladılar tartışmaya. Fazla geçmeden içlerinden biri “ben parkta oynamak istiyorum” dedi ve oylama yapmaya başladılar. Onları böyle izlerken mutlu oldum. Çünkü fark etmeli. İnsanlar monoton bir şekilde yaşamaktan çıkıp fikir yürüttüğü, yapmaktan zevk aldığı eylemleri seçmeli. “Fark etmez” diyerek işin içinden çıkmamalı. Kişisel birtakım zevklerimiz var yaparken mutlu olduğumuz. Lütfen onlar yok olmasın. Bir seçim hakkımız varsa düşünelim. Hangi seçenek o an bizi daha mutlu edecekse onu tercih edelim, isteyelim, savunalım. Her birimiz kendimizce devasa dert ve sıkıntılarla boğuşuyoruz. Sorunumuz ne kadar büyük olsa da küçük ayrıntılarla mutlu olmayı bilelim. Çünkü sen kendini mutlu etmeye çalışmazsan, sen kendinin farkında olmazsan, bir başkası senin için bir kere dener, iki kere dener üçüncüde o da “fark etmez” der. Lütfen artık fark etsin!..            Serdar Altuntaş     ŞİİR                               Komşuluk   Yirmi birinci yüzyıl: Medeni tutsaklık! Görünüşte mamurluk, kalplerde yıkıklık, Bedenlerde yakınlık, gönüllerde uzaklık; Tehlikeye düştü komşuluk ve yakınlık.   Gülüşler yalan! Samimiyette yoksunluk, "Medenice yaşam", biraz sahte mutluluk, Ve dahi teknolojiye yanlış bir tutkunluk, Sonuç: Apartmanlara boğulan bir komşuluk...   Sorun: Mahremiyet ötesindeki yakınlık, Yakınlık içinde gerekir biraz uzaklık, Teknoloji ve yapay medeniyete tutsaklık, Komşuluk artık mekân ötesi bir ayrılık...   Çözüm: Belki de değişmelidir insanlık, Ne vakit biter, kalabalıktaki yalnızlık? Düzeltmek için gerekiyor farkındalık, Yirmi birinci yüzyıl: Tutsaklığa hayranlık...                   Ahmet Emin Odacıoğlu  
  GÜZEL SÖZ   Kahraman, güreşte veya yarışta kazanan değildir, öfke zamanında sabredebilendir. (Hadis-i şerif)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.