Kırk yaşın ilk sabahında -2-

A -
A +

Kırk yaşın verdiği olgunluk ve kırk yılı geride bırakmanın verdiği burukluk ile yudumlarken kahvesini… Aklından geçenleri bitirememe korkusu ile belki de başlamaya korktuğunu düşünüyordu. Büyük bir mecburiyetti yaşlanmak… Kemale ermek… Olgunlaşmak…

Hayat yolunda ağır ağır yol almaya başladı bu kavşaktan. Tecrübeler ve yaşanmışlıklar aslında bu yolda daha cesur yol almaya teşvik ediyordu onu. Ama bu yaşa kadar yanı başında bulunan fevri hareketleri üzerinden atamamanın telaşıyla kıvrandı… Oysa artık hayata daha sükûnetle bakmak gerekiyordu… Mısraları hatırladı terennüm ederek: “Gel ha gönül havalanma/Engin ol gönül engin ol/Dünya malına güvenme/Engin ol gönül engin ol...”
Gerçekten de bu yolda hayata daha sükûnetle bakılması gerekiyordu… Heyecan yerine yolda karşılaşılan zorluklar daha soğukkanlılıkla değerlendiriliyordu. “Herkes bu köprüye doğru yol alıyor” diye düşündü. Kırk yaş köprüsüne, virajına, kilometre taşına…
Sonra sorular üşüştü beynine… “Bu köprüyü geçerken yalnız mıyım?”, “Herkes yalnız mı geçiyor?” diye sordu kendisine… Değildi; ailesi vardı, sevenleri vardı elbet… Onlara da örnek olması gerektiğini düşündü sorumluluk duygusuyla… Önemli olan olgun, dengeye ulaşmış kişiliğiyle, bu köprüde bir mum yakmak kendisinden sonra gelenlere de bir ışık olmaktı…
Kâh okyanusların derinliklerine daldı, kâh gökyüzünde yükseklere çıktı, güzellikleri seyreyledi. Selam verdi kuşlara, ağaçlara, dağlara denizlere…
Birden rüzgârın serinliğiyle bir ürperti hissetti vücudunda... Durdu, hafifçe bir tebessüm etti ve bir selam daha verdi, o kırk yaşın ilk sabahına… Kahvesinden bir yudum alırken dudaklarından şu satırlar döküldü: 
“Hak şerleri hayreyler/Zannetme ki gayreyler/Ârif onu seyreyler/Mevlâ görelim neyler/Neylerse güzel eyler.”
           Erkan Özkan
 
 
 
ŞİİR
 
     Yol düşleri
 
Vuslata erişir bülbül, 
Konup güllere güllere!
Feryat eder deli gönül, 
Düşüp çöllere çöllere!
 
Burda kışım, burda yazım,
Göklere çıkar avazım!
Dile gelir yürek sazım, 
Vurur tellere tellere! 
 
İşte menzil, işte durak! 
Âşığa değildir ırak. 
Dinsin hasret, bitsin firak! 
Düşem yollara yollara!
  
Sensiz azım, sensiz yarım, 
Bu yüzdendir ah ü zarım! 
Değil sana intizarım, 
Sözüm yıllara yıllara!
 
Gözüm gönlüm çağlar gibi.
Feryat figan ağlar gibi!
Viran olmuş bağlar gibi,
Düştük dillere dillere!
 
Yollar ırak, yollar uzun
Törpüsüdür ömrümüzün
Dilde melal, canda hüzün
Verin yellere yellere!
           Gön: "Zeynep"
 
 
SAĞLIK OLSUN
 
Yemekten hemen sonra dikkat!
Sigara içmeyin. Yemeğin hemen ardından yakılan tek bir sigara, 10 sigara içmeye eş değer sayılıyor.
Meyve yemeyin. Yemeğin hemen üstüne yenilen meyve, midenizin hava ile dolmasına sebep oluyor.
Sakın kemerinizi gevşetmeyin. Yemekten sonra kemer gevşetmek, bağırsak düğümlenmesine sebep olabiliyor.
Yürüyüş yapmayın. Yemeğin hemen ardından yapılan yürüyüş, tükettiğimiz gıdalardaki besinlerin sindirilememesine sebep oluyor.
Hemen uyumayın. Yemeğin hemen ardından uyumak da sindirim sisteminin yeterince çalışamamasına ve bağırsak iltihaplanmalarına ve mide rahatsızlıklarına sebep oluyor.
 
GÜZEL SÖZ
 
Bir kimse ayakta iken öfkelenmiş ise otursun. Oturmakla öfkesi geçmezse, yatsın! (Hadis-i şerif)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.