ATASÖZÜ

A -
A +
Nasibinse gelir Hint’ten Yemen’den, nasibin değilse ne gelir elden?     Geçmişin kodlarıyla yaşamak   Çağımızda, insanoğlunun her anında, geleceği planlama endişesiyle hareket ettiğini görüyoruz. Oysa şimdiki zaman da öncesinde bir gelecekti. Peki ne durumdayız şimdi? Eğitimden, sıhhat durumumuza, insani ilişkilerimizden, tabiata olan tutumumuza, paranın hâkimiyetinden, teknolojinin etkisine ve daha nice alanda çok ciddi problemler yaşamaktayız. Hayata kader çerçevesinden baktığımızda esasen ne geleceğe yönelik bir gücümüz var ne de anımızı belirlemede tam bir hüküm sahibiyiz. Lakin bize verilen irade çerçevesinde yapmamız gerekenler var. “Neler yapmalıyız sorusunun cevabını yapmamız gerekenleri nerede bulmalıyız?” şeklinde cevaplayabiliriz. Geçmişin kodları. İşte hazine ki hem de ne hazine. Bu hazineyi aramak ve bulmak için gerçekten bir endişeye sahip miyiz? Osmanlıdaki külliyeleri, medreselere yirmili, otuzlu denmesini, hekimliği, şifa kelimesini, şuur ile şuurlu olmayı, mimarideki zarafeti ve ruhu, Besmele-i şerifi medreselerde altı ay öğretmelerini, balıkların elle nasıl tutulabildiğini, alan değil veren el olunduğunu, adaletin temel alındığını, küffarın bizden neden korktuğunu ve ailenin önemini vb. ne kadar inceledik? İnceleseydik eğitimdeki problemleri çözmek için eğitime ihtiyaç olur muydu? Bu kadar ilaç, hastane ve doktor varken hastalıklarla boğuşuyor olur muyduk? Küffar, Müslüman kanıyla elini yıkayabilir miydi? Ailelerin parçalanması ve kadın cinayetleri böyle olur muydu? Dinî noktadaki sapıklıklar, sahtekârlıklar ve cehalet önü alınamaz hâle gelir miydi? Şuurun bilinçsizliğinde olur muyduk? Geçmişin kodları dedik ya nedir bu kodlar?  Somuncu Baba hazretleri taze ekmeği bir liraya verirken bayat ekmeği iki liraya verirmiş. Sormuşlar nedir bundaki hikmet? Buyurmuş ki büyük zat: “Dünkü ekmek asr-ı saadete (Resûlullahın zamanına) daha yakın o sebeple daha pahalı...” İşte hayatımızın her anına ve geleceğe bakacağımız farklı bir pencere. Asr-ı saadet (Resûlullahın zamanına), Eshab-ı kiram, tabiin ve tebe-i tabiin ile tarihimizdeki numune örnekleri esas alarak (Ehl-i sünnet âlimlerinin ışığında) şimdiki zamana, dine, eğitime, teknolojiye, insani ilişkilere, paraya ve her şeye bakabilmek. Geçmişe gitmek değil dediğimiz. Zamana ve geleceğe geçmişin ruhuyla bakabilmek... Her meselemizi, Batı'nın materyalist penceresinden bakıp ileriye yönelik planlarla kurmaya çalışırsak özümüzdeki mistik zenginliklere aykırı olarak farkında olmadan gerilimler yaşarız hem de hayatı ve geleceğimizi bize göre kuramamış oluruz.              Fatih Toprak       ŞİİR  
    ESTERGON KALESİ   Estergon Kalesi subaşı durak, Kemirir içimi bir sinsi firak, Gönül yâr peşinde yâr ondan ırak,   Akma Tuna akma, ben bir dertliyim, Yâr peşinde koşar, kara bahtlıyım.   Estergon Kalesi subaşı kara, Kemirir gönlümü aşk denen bela, Çektiğimi hoş gör gel etme cefa,   Akma Tuna akma, ben bir dertliyim, Yâr peşinde koşar, kara bahtlıyım.   Estergon Kalesi subaşı hisar, Baykuşlar çağrışır bülbüller susar, Kâfir bayrağını burcuna asar,   Akma Tuna akma, ben bir dertliyim, Yâr peşinde koşar, kara bahtlıyım.   Estergon Kalesi subaşı kale, Göklere ser çekmiş burçları hele, Biz böyle kaleyi vermezdik ele,   Akma Tuna akma, ben bir dertliyim, Yâr peşinde koşar, kara bahtlıyım.
        SAĞLIK OLSUN   KUŞBURNU: Anadolu'da çok bilinen ve tüketilen kuşburnu, içerdiği vitaminlerle tam bir şifa kaynağıdır. C vitamini deposudur. Ayrıca A, B1, B2, K, P vitaminleriyle protein, mineraller, potasyum, sodyum, kalsiyum, magnezyum, fosfor, meyve asitleri ve doğal şeker de bulunur. Çekirdeğinde ise vanilin vardır. Eskiden kuşburnu, bulaşıcı hastalıklara ve soğuk algınlığına karşı, bedenin savunma sistemlerini güçlendiriyor, genel güçsüzlüklere ve yorgunluklara karşı da kullanılırdı. Besleyici ve güçlendirici, hafif müshil, idrar söktürücü özelliğiyle kabızlık ve safra kesesi, böbrek ve mesane rahatsızlıklarında rahatlık sağlayan kuşburnu; ayrıca, böbrek üstü bezlerini çok olumlu etkileyerek önemli hormonların üretimine destek sağlar. Kuşburnu, yara iyileştirici ve kanı temizleyici özelliğinin yanı sıra böbrek ve idrar yolu taşları ve kumlarında, kanlı idrarda, gut hastalığında, soğuk algınlığı ve gripte, bitkinlik durumlarında, rahim kanamasında, mide kramplarında, yanıklarda, yaralarda, yağlı yemeklere karşı duyarlılık durumlarında da kullanılır. Kan yapıcı, tansiyon düzenleyici, vücudun hastalıklara karşı direncini artırma gibi özelliklerinin yanı sıra hemoroit ve ülser gibi hastalıklarda da yararlı oluyor. Afiyet olsun...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.