Sen çok yaşa Malkoçoğlu

Cüneyt Arkın’ın sağlığıyla ilgili haberleri okuyup dinlemişsinizdir. Kendisine Allahü teâlâdan şifalar diliyoruz. Gazete haberlerinde Cüneyt Arkın’ın eşi Betül Cüreklibatur Hanımefendinin “Malkoçoğlu’ma bir şey olmaz” sözü başlık yapılmış. Evet, Cüneyt Arkın da bir insan, bir fani… Onun da takdir edilmiş bir ömrü var. Peki ya Malkoçoğlu?

Çocukluğumuzda sinemadan çıktığımızda arkadaş grubumuzla rol paylaşımı yapıp Malkoçoğlu filmlerini tekrar canlandırırdık. Sinemada izlemekle doymayıp tekrarını yaşardık, yaşatırdık.

Evet, Betül Hanım sizin o Malkoçoğlu’nuz var ya… O Malkoçoğlu bizim de Malkoçoğlu’muz. O Malkoçoğlu bizim kahramanımızdır.

O öyle bir kahramanımızdır ki; devlete bağlılığımızın kopmaz halkasıdır. Dine hizmetin, din gayretinin içimizdeki kıvılcımıdır. Zalimlerin ve zalimliğin içimizde açtığı yaraların sızısını gideren şifalı kılıçtır.

Ümitlerimiz tükenirken, çaresizlik yüreklerimizi yakmaya başladığında yüzlerimizi güldüren yeni bir fırsattır. Ölümün değil korkusuzluğun sembolüdür. Adalet duygularımızın yeşerdiği bir zemindir. Merhametimizin tohumlarındandır. İyilik duygularımızın filizlenmesine fırsat veren bir yağmur damlasıdır.

En önemlisi de;  o öyle bir kahramandır ki; bugün vatanını, dinini seven milyonlarca insanın ilk kahramanıdır.

Betül Hanım, sizin de bildiğiniz gibi hayatta ilkler çok önemlidir. Malkoçoğlu içimizde ilk defa bindiği doru atından hiç inmedi.

Kılıç sallayan kolları hiç yorulmadı.

Hayalindeki Kızılelma hep onu çağırdı.

Hiç susmadan, durmadan onu çağırdı.

Hâlâ da çağırıyor.

Evet Betül Hanım, “Malkoçoğlu’ma bir şey olmaz” derken çok haklısınız.

Yukarıda saydığım sebeplerden dolayı Rabbim sizin Malkoçoğlu’nuza da bizim Malkoçoğlu’muza da hayırlı uzun ömürler versin.

 

 

 

 

 

Meyil verme gönül dünya malına

Bir nefeste ömrü biçip gidersin

Hazan değer yaprağına dalına

Ecel şerbetini içer gidersin

 

Kışın boran olur yağan kar idi

Muhabbetsiz dünya sana dar idi

Gece gündüz özlediğin yâr idi

Görünce çirkini kaçıp gidersin

 

Gezersin her yeri gelse elinden

Bulursun teselli seher yelinden

Bir an düşünmeden gurbet ilinden

Hemen sevdiğine uçup gidersin

 

Dertler ortak olur tatlı uykuna

Azrail ki gelir çöker boynuna

Ölüm alır bir gün seni koynuna

Şu fani dünyadan göçüp gidersin

 

 

 

 

 

KURBAN ETİ: Kurban eti konusunda, uzman olarak fikir beyan edenler kurban etinin en az bir gün dinlendirildikten sonra değerlendirilmesini önerirler. Bu öneri doğrudur ancak kurban etiyle kahvaltı yapan kurban etinden tatmak üzere bir parça kurban eti yiyen bir kültürden geldiğimizi de unutmamak gerekir. Yani kurban etinin dinlendirilmesi tavsiye edildiğinde bu tavsiyeyi “bir gün dolmadan kurban etine sakın el sürmeyin” gibi anlamamak gerekir. Bir parça kurban eti veya sakatat kısmı ciğer böbrek vb. pekâlâ kavurma, ızgara, haşlama vb. olarak tüketilebilir. Pek de keyifli ve lezzetlidir.

 

KURBAN PAYI: Kurban etini kendiniz de yiyebilirsiniz. Fakir zengin herkese de verebilirsiniz. Bizim kültürümüzde genel olarak "kurban payı" diye bir kavram vardır. Bu da kurban etinin üçte birini kendi evine ayırmak, üçte birini birer tadımlık veya birer pişirimlik olarak da olsa komşulara dağıtmak, gerisini fakirlere vermektir ki dinimizde de bu davranış müstehaptır çok sevaptır. Elbette imkânı olan ve dileyen hepsini fakirlere de verebilir.