Resmî deve yardımı hikâyesi

A -
A +
Siz bakmayın bugünkü duruma… Yıllar hatta asırlar öncesinde devir böyle değildi… Amerika ile resmî ilişkilerimiz ta II. Mahmud Han döneminde başlamıştı… Önce 7 Mayıs 1830 yılında dostluk ve ticaret anlaşması ardından da ticari ilişkiler başlamıştı. Fakat yıllar sonra Amerika’ya gönderilen bir deve hadisesi vardır ki hayli enteresandır...
Türkiye ile Amerika arasında mevcut bulunan iyi ilişkiler ve dostluk dolayısıyla Osmanlı devleti bir çift erkek ve bir çift dişi deve verdiği takdirde bunun büyük bir memnunluk doğuracağını Amerika Elçisi arza ve beyana cesaret eder. Sadrazam olan Mehmet Emin Ali Paşa, bunun üzerine, meseleyi ve kendi düşüncelerini Saray Başkâtipliğine şu yazı ile bildirir:
“Amerika Devleti’nde deve kullanılmasına karar verilerek otuz beş devenin getirilmesi için İstanbul’a bir gemi yollanmıştır. Bir çifti erkek ve bir çifti dişi olmak üzere iki çift devenin verilmesi ricasına dair elçilikten gelen yazının tercümesi Padişah hazretleri tarafından görülmek üzere arz ve takdim olundu. İstenen iki çift deve aslında pek az bir şey olduğundan ve verilmesi padişahımızın şanı gereği bulunduğundan âlâsından tedarik edilerek elçiliğe verilmesi ve bedelinin devlet hazinesinden ödenmesi hakkında hünkârın, iradesi nasıl çıkarsa ona göre hareket edilecektir.”
Sultan Abdülmecid’in bu husustaki olumlu iradesi, sadrazama Saray Başkâtipliğince şu şekilde bildirilmiştir:
“Sadakat tezkeresi ve elçiliğin yazısı padişah tarafından görülmüş ve istenen iki çift devenin alasından tedarik edilerek bedelinin hazinece ödenip elçiliğe verilmesi uygun görülmüştür. 13 Kasım 1855”
Böylece, Amerika’nın damızlık için istediği deve bedelsiz olarak verilmiş, öbür 31 deve de bedeli karşılığında piyasadan satın alınıp Amerika’ya götürülmüştür. Bunlar ordu hizmetinde kullanılacakları için böylece Türkiye Amerika’ya askerî bir yardımda bulunmuş oluyordu. Nitekim bu develer üretilip nakliye katarları kurulmuş ve Amerika, iç savaşında büyük ölçüde bunlardan yararlanmıştı. Şimdi onların bize F-35’leri vermesi deveye hendek atlatmaktan zor değil mi?!.
 
 
 
ŞİİR
 
Al bohçanı gidiyoruz
 
Yalnızlıktan boğulduysan
Acılarla doğrandıysan
Mutluluğa susadıysan
Al bohçanı gidiyoruz
 
Yaşa başa aldırmazsan
Yüreğimi kandırmazsan
Dırdırlarla yıldırmazsan
Al bohçanı gidiyoruz
 
Sözlerime güvendiysen
Gözlerimle sözlendiysen
Benim gibi yürekliysen
Al bohçanı gidiyoruz
 
Mutlulukla barışmaya
Zorluklarla savaşmaya
Anam ile tanışmaya
Al bohçanı gidiyoruz
 
Son trene yetişmeye
Bizim köye yerleşmeye
Ömür boyu sevişmeye
Al bohçanı gidiyoruz
            Şahin Ertürk
 
 
 
 
SAĞLIK OLSUN
 
KOLİTİS ÜLSEROZA: Bu rahatsızlığa ülseratif kolit de denilir. Kalın bağırsağın müzmin bir şekilde iltihabı söz konusudur. İltihabi bağırsak hastalıkları sindirim sistemi kanalının kronik iltihabı ile karakterizedir ve en sık iki nedeni Crohn Hastalığı ve Ülseratif Kolittir. Bu iki hastalık birbirine benzediği için iltihabi bağırsak hastalığı adı altında toplanmıştır. Hastalığın görülme sıklığı ülkeden ülkeye değişse de genelde doğal beslenmeden, doğal ortamdan uzaklaşan stresli bir hayata mahkûm olan İstanbul gibi dev metropollerde daha yoğun olarak görülür.
En sık 20-40 yaşlarında başlar ama 55-65 yaşlarında da ortaya çıkabilir. Bazı hastalarda, sebebi belirlenemeyen alerjik reaksiyonlar sonucu bağırsak florasında düzensizlikler olmaktadır. Dolayısıyla alınan besinler sindirim sırasında hastalarda bazen kanamaya veya sürekli ishale sebep olmaktadır. Her iki hastalık da alevlenmeler ve yatışmalar ile seyreder. Hastalığın alevlenme döneminde sindirim kanalında tutulan alan ödemli, şiş ve kızarıktır. Hastalığa ait belirtiler bu dönemde görülür. Alevlenme dönemini takiben oluşan sessiz dönemde hastalık kısmen yatışmıştır ve şikâyet yoktur.
 
ATASÖZÜ
 
Önce iğneyi bir kendine batır, sonra çuvaldızı başkasına batırırsın...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.