Yabancı seyyahların gözünden Türkler -2-

A -
A +

Yazımızın bu ikinci kısmında Avrupalı seyyahların Türkler hakkındaki görüşlerini aktarmaya devam ediyoruz...

Ermeni rahip Simeon, Türklerin hayırsever bir millet olduğunu şu şekilde ifade etmiştir: 
"Türkler, çok hayırsever bir millettir. Çeşmesiz sokak yoktur. Hepsi hayrattır. Köylerde, yol üzerinde, hatta çöllerde çeşme yaptırmışlardır."
Fransız seyyah Villamont, Osmanlı’nın kervansaraylarını gezerken şu çarpıcı ifadeleri kullanmıştır:
"Bir Türk kervansarayına indim. Üç gün bedava yiyip oturdum. Hıristiyanlar da aynen Türkler (Müslümanlar) gibi kabul görüyordu."
Yine bir Fransız seyyah olan Corneille le Bruyn, Müslümanların, Hıristiyan ve Musevilere nazaran daha hayırsever olduklarını şu şekilde ifade etmiştir: "Türklerin biz Hıristiyanlardan çok fazla hayır eseri yaptırdıkları inkâr edilemez. Hıristiyanlar ve Musevîler de Müslümanlar gibi bundan faydalanırlar. Bir zengin hacca, yanına birkaç yoksulu alarak gider ve onun her türlü masrafını öder. Çok zengin Türk tacirleri vardır ki, fukara babasıdır. Böyle çok zengin bir Türk taciri ile beni konsolos Torelli tanıştırdı. Adam 84 yaşında idi. Çok defa hacca gitmiş ve her hac kendisine 20.000 altına mal olmuştu. Yılda 10.000 altın zekât veriyordu. Yaptığı hayratın ise hesabı yoktu. Ben de Kudüs’e gidiyordum. Bana dua edince şaşırdım..."
Fransız yazar, şair, politikacı La Martine, dürüstlük ve emanetin Türkler için ne denli önemli olduğunu şu şekilde ifade etmiştir:
"Hile ve dolandırıcılık Türk tüccarı ve esnafınca meçhuldür. Emanete hıyanet Türklerce korkunç bir şeydir. Halk tabakaları çok dürüsttür. Çocuklar da çok dürüsttür. Sokakta bir şey bulan çocuk derhâl sahibini aramaya başlar."
Bütün bunlardan yola çıkarak bugün millet olarak bizim güzel ahlak üzerine öğrenmeye değil hatırlamaya ihtiyacımız vardır. Çünkü mazimiz tertemiz örneklerle doludur…
             Adil Kaan Söylemez-Tarih Öğretmeni
 
 
 
ŞİİR
 
                     Yüreğim
 
Yalnızlığa dost oldu kalabalık yüreğim.
Limanlarında geçip gidişini izlerken, beklediğim gemilerin.
Demir attım gecelere,
Selam bile vermeyeceğim hecelerle tanıştım.
Bir kalemin o sıcacık samimiyetiyle sığındım,
Sayfaları tozlu bir deftere;
Defettim yüreğimdeki tüm bekleyişleri,
Kullanılmamış defolu hayallerimi,
Bir bir sattım, indirime girdi artık
Sezon sonu hayallerim.
Sessiz harfler türedi dilimde, lügatim yetmedi anlatmaya.
Bu yüzden ellerim kalkmıyor artık
Bir gidişi daha uğurlamaya.
Yoruldu yüreğim, buza kesti mavilikleri.
Martılar bile ayırt edemiyor tonundaki renkleri.
Bir simit kadar bilinmiyor değeri.
Bir martının kanat çırpınışları kadar sessiz,
Öylesine umarsız gürültülerle vuruyor dalgalar
İçime, içime.
Deniz bile olsa, yağan bir yağmurda ıslanırmış insan.
Gemileri eskidikçe, denizi de eskirmiş...
                   Ömer Atıcı
 
 
 
ENTERESAN BİLGİLER
 
SİRKE:  Niçin bu ekonomik tasarruf döneminde sirkeye para veresiniz ki? Alın size pratik sirke yapımı… Hem keyifli hem daha sağlıklı ve hijyenik… Şimdi birçok meyveden sirke yapılsa da sirke deyince akla üzüm gelir… 1,5 kilo dilediğiniz cinsten üzüm, 2,5 litre su, yarım çay bardağı nohut, iki yemek kaşığı hakiki bal, bir yemek kaşığı tuzdan oluşur malzememiz. Nasıl yapılır?
Üzümleri saplarından ayırın ve bir cam kavanoza aktarın. Üzerine su ilave edin ve 20 gün boyunca ağzı sıkıca kapalı bir şekilde bekletin. Yirmi günün sonunda üzerinde oluşan sirke anasını alın. Tuz, bal ve nohut ekleyerek bir otuz gün kadar daha bekletin. Ardından süzdürüp gönül rahatlığıyla tüketebilirsiniz. Afiyet olsun...
 
ATASÖZÜ
 
Korkunun ecele faydası yoktur...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.