Ekmeğimle oynanırken -1-

A -
A +

Bu yazdıklarım atandığım bakanlığın taşra teşkilatında yaşadıklarımdan ibarettir. Edebiyatla memuriyetin ateşle barut gibi olduğunu düşünen işgüzar insanların içine girdiğimi bilmeden, "çirkin ördek yavrusu" hikâyesini hatırlayacağım güne kadar dişimi sıktım. Dışlandığımı hissettiğimde çalışan memurların beni hor ve hakir görmeleri ilkin aday memur sınıfındaki benim gibi biri için normal göründü; çünkü devlet işinde kıdemin ve rütbenin önemi ortadaydı. Zamanla durumun düzeleceğini, memuriyete alışacağımı ve kabullenileceğimi sandım.

Günler böyle geçti.
“Onlar da memur sen de memursun. Seni aşağı göremezler. Seni hakir göremezler. Seni dışlayamazlar. Seni küçük göremezler” diyordum.
Edebiyatla ilgilendiğimi ve yoksulluktan geldiğimi söylediğimde sanki “sen misin içi dışı bir olan, samimi ve dürüst olan?” dercesine üzerime gelmeleri önü alınamaz bir hâl aldı.
Onlara göre, korkmalıydım. Sesimi çıkaramazdım. Kimseye bir şey anlatamazdım.
Aday memurdum. Onlara göre kanunlar, yönetmelikler, tüzükler, yönergeler kendileri için baba şefkati kadar sıcak, benim içinse âdeta kabir azabı gibiydi. Bir telefonlarıyla, kurduğum düzeni altüst eden üst yazılarla iş hayatımı zindana çevirebilirlerdi.
İşte şimdi bu yazıyı yazıyorum. Birileri okur diye. Birileri edebiyata saygı gösterir belki diye. Birileri güvenlik soruşturmalarından alnının akıyla çıkmış benim gibi insanların, edebiyatla memuriyeti aynı anda götürebileceği gerçeğini belki gizlemez diye.
Edebiyatla uğraşmak zor iş, çoğu kimse için geçerli bir meslek de değil. Ayrıca çalışmak zorundasınız. İşinizi zorlaştırmak isteyen kıskanç, iftiracı, suç isnat etmekte tereddüt etmeyen, devletin kasasından yiyip devletin memuruna çamur atmayı bir eğlence aracı olarak gören insanlara da rastlamanız mümkün. Size attıkları iftiralardan sonra dışlanmanız için kendinizi savunmanızı beklerler. Aslında ne suç yakıştırmaya ne savunma almaya hakları olduğu hâlde bunu yaparlar...
            Mustafa Bilgücü
 
 
 
 
ŞİİR
 
 
 
DEDEM, BASTONUYLA GELİYOR!
 
                   -Bu şiiri, ''senaristler ve ebeveynler'' okumasın!-
ANNEEM! ''MUHTEŞEM YÜZYIL''da işlenen haltı bir bilsen!
''Sultan saraydan çıkmazdı!'' diyerek yanıltıldın sen!
Tarihime ihaneti bir kere anlayabilsen!..
Gerçek başka, duyum başka, algılarla kandırıldın;
Derin tarihle, düzmece sayfalarla kandırıldın!
 
YAVRUUM! ''ÇOCUKLAR DUYMASIN'' diye diye ''duyurdular''!
Kahve ve evde, nalına da mıhına da vurdular!
Subliminal mesajlarla Hıristiyanlık sundular!..
Gerçek başka, duyum başka, algılarla kandırıldın;
Derin tarihle, düzmece sayfalarla kandırıldın!
 
BABAAM! Hamâset yapıldı, ''VATANIM SENSİN'' denildi!
Türk Müslüman kız Yunan'a gâvurca âşık edildi!
Yav, insaf et! Yunan iyi, Türkler hâin gösterildi!..
Gerçek başka, duyum başka, algılarla kandırıldın;
Derin tarihle, düzmece sayfalarla kandırıldın!
 
YURTTAŞIIM! Dizi diye, en son bir ''ÇUKUR''a itildin!
''Hendek'' siyasetini ne çabuk kafandan sildin?
''Âmir kötü, polis saf'' diye mi ikna edildin?..
Gerçek başka, duyum başka, algılarla kandırıldın;
Derin tarihle, düzmece sayfalarla kandırıldın!
 
HANFENDİİ! Sen Şevval peşinde koşan bayan mısın?
‘’YASAK ELMA’’ları yiyip yiyip de kusan mısın?
Kimi ekran medyasının fuhşiyyatında mısın?
Gerçek başka, duyum başka, algılarla kandırıldın;
Derin tarihle, düzmece sayfalarla kandırıldın!
 
DEDEEEM! Al şu bastonunu eline, BİR ŞEYLER SÖYLE!
De ki: ''Sevgili âilem! Bak! Bu iş yürümez böyle!
''Bir, berâber olalım ki dâvâmız düzelsin öyle!
''Büyük düşün, oyalanma, medya ile siyasetle!
''İŞİN OLMASIN ARTIK, bu hayal yıkan SENARİSTLE!''
 
                                              Rıdvan Üzel-Öğretmen
 
 
 
ENTERESAN BİLGİLER
 
 
Obruk gölleri: Konya havzasında 20’yi aşkın obruk bulunuyor. Bunların en meşhuru 300 m çapı ve 145 m derinliği ile Kızören Obruğudur. Çevrede bulunan Gölhöyük, Meyil ve Çıralı obrukları da diğer ilginç olanlardan bazılarıdır. Karstik yapıdaki obruk göllerinin tamamı, adeta bir bostan kuyusu görünümünde olup, kenarları meyilli bir dikliktedir. Kızören obruğunun suları zeminden 25 metre aşağıdan başlar. Çıralı Obruğunun huni şeklindeki boşluğu 80 metredir. Konya, Aksaray, Ulukışla ve Karaman dörtgeni içinde kalan bu göller, çevredeki kalkerli kayaların çökerek bir kuyu gibi oyulmasından meydana gelmiştir. Bütün obruk göllerinin suları tatlı olup, yer altı suları ile beslenirler.
 
ATASÖZÜ
 
Kör ölür badem gözlü olur, kel ölür sırma saçlı olur...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.