İnsanlığımızdan bahsedelim mi?

A -
A +

Hadi gelin insanlığımızdan bahsedelim. Sizce ne kadar merhamet sahibiyiz konuşalım? Biz insanlar öyle aciz bir varlıklar olmuşuz hatta o kadar zeki varlıklarız ki;  insanların dertlerini sormadan bakarak anlayabiliyoruz. Nasıl mı? Arkasından atıp tutarak, ihtiyacı olan bir insanla dalga geçerek, onu toplumda küçük düşürerek; öyle yapmıyor muyuz? Neden şu an şaşkın bakışlarınız var? Evet, haklısınız bu benim düşüncem. İşte bizim için sıkıntı da tam olarak bu işte. Yaptıklarımızı, hiç yapmamış sayabiliyoruz. Sanki çok temiz insanlarmış gibi davranıyoruz. Bir haberde ispatlamıştık insanlığımızı kaybettiğimizi. Adam yolda baygınlık geçiriyor ve yan tarafında oyun oynamaya devam ediyoruz, onu da geçelim, çocuk evine ekmek parası götürmek için çalışırken onunla fakir diye alay ediyoruz. O okul masrafını karşılayamadığı için okula gidemeyen genç için neler söylüyoruz? Biz bunları sorgulamadan yapıyoruz hem de.

Biz bunları gördük; belki onlarla beraber yaşamadık ama birçok kez şahit olduk. Buna rağmen kendimizden taviz vermedik hiç. Onların yerine koyamadık kendimizi. Veya yardım eli uzatmadık. Çünkü biz içimizdeki merhameti hatta insan sevgisini kaybettik. Şimdi kalkmış millet “eski bayramların tadı yok” diyor. Haklısınız yok, çünkü güzel insanlar yok. Çıkmış biri istediği alınmıyor diye surat asıyor yeri gelince oturup ağlıyor bu kadar büyük bir problem varken bırakın da bir takınız eksik olsun ya da telefonun yüksek model olmasın ne değişecek? Nasıl düşünmüyorsunuz? Biz bunlara üzülürken dışarıda acı çeken insanları... Yapmayın artık bırakın boş işlerle uğraşmayı. Biz insanlığımızı kaybediyoruz. Tek derdimiz bu olmalı. “Haydi gelin insanlığımızı ölçelim” desem, bir adım geri atarsınız. Çünkü olmayan bir şey nasıl ölçülür değil mi? Bizler dünyaya geliş amacımızı unuttuk. Biz öyle bir canlı olduk ki, anne bile evladını tanımıyor. “Sonumuz nasıl olacak?” diye düşünmüyoruz...           Gamze Yavuz       ŞİİR            Hiçliğin şatafatı   Dıştan bakılınca, koskoca çınar… Yaprağı yeşildir, özünden yanar. Yüzünde tebessüm, ciğeri kanar; Garibe dert sorma, dermânın yoksa!   Bir alışveriş ki, ettirmez kârı Tırnağa denk gelmez, dünyanın varı! Fakir, sonbaharda bekler rüzgârı; Ni’ynen savrulacak harmanın yoksa…   “Vuslata” dikensiz yoldan yürünmez, Dosta giden âşık, posta bürünmez! “Orak elindeki gelin” görünmez; Sümmanî değilsen, Narman’ın yoksa…   “Ulaşsan” dünyaya sığmayan üne Ay’a ayak basıp kavuşsan Gün’e Bugünü-yarını “çevirsen” düne, “Hiç”sin; bir Hünkâr’dan fermânın yoksa! ..... (Ni’ynen: Ne yaparsın? “Arguvan ağzı.” )                                         Ahmet Feyzioğlu     SAĞLIK OLSUN   NAR MEVSİMİ: Gerçi şimdi dört mevsim nar buluyoruz manavlarda pazarlarda ama gerçekte nar mevsimi ekim sonu kasım ortalarıdır. Narın insan sağlığı üzerindeki faydaları sayılamayacak kadar çoktur ve günümüzde en önemlisi kansere karşı oluşudur. Mevsimi geldiğinde her gün bir avuç nar tüketilmeli. Nar, kabuğunun yapısı sebebiyle 4 veya 6 ay kadar yapısını ve beslenme değerini koruyabilen nadir meyvelerdendir. Tabii ki ısısı 1-2 °C`de saklanmalıdır. Yapılan araştırmaya göre doğal nar meyvesinden elde edilen suyun yeşil çaya göre 3 kat daha fazla antioksidan etkiye sahip olduğu anlaşılmıştır. Meyve tanelerinin anti-tümör etkisi ise dikkat çekmektedir. Bu bakımdan kansere karşı koruyucu bir meyvedir. Ayrıca nar, ishali ve kusmayı keser. Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir. Kolesterol ve kan şekerini normale çeker. Kalp sağlığını korumada etkilidir. Mideyi temizler ve hazmı kolaylaştırır. Kalp ve mide ağrılarına iyi gelir. Mide ülserini iyileştirir. Boğaza ve akciğerlere faydalıdır. Öksürüğe iyi gelir, idrar söktürür.  
ATASÖZÜ   Neler geldi neler geçti felekten, un elerken deve geçti elekten!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.