Ruhun tedavisi olarak: “Unutmak”

A -
A +
Biz öğrenciyiz… Hep öğreniriz… Unutmamalıyız… Hatırlamalıyız…
Unuttuğumuz her bilgi bize kötü bir puan olarak geri döner çünkü. Bunun bilincindeyiz.
İşimizin erdemi böyle belirlenmiştir. Bilimlerle sınırlı kaldığı sürece de problem yoktur. Elimizden geldiğince bunu başarmanın çabası içinde olacağız.
Tamam, kabulümüz, hatırlamanın erdemine amenna diyoruz.
Ya unutmanın erdemi? Unutmanın hiç mi erdemi yoktur?
Esasen bunu tam olarak anlamak için, “kaç türlü unutma vardır” sorusunun gösterdiğine de bakmalıyız.
Unuttuklarımız iki türlü olabilir; bilimsel, teknik, sosyal ya da ahlaki başarı için hatırlamamız gerekenlerin kaybolması bir de huzur, mutluluk, uyum, barış vb. için bilincimizin kıyısına bırakmamız gerekenler. Fakat şunu hemen söylemeliyiz ki bu unutma bir şeyin lehine bir şeyden vazgeçiştir. İyiliğin lehine kötülükten, sükûnetin lehine öfkeden, sevginin lehine kinden, barışın lehine kavgadan, dürüstlüğün lehine yalandan vazgeçmektir.
Bu unutma tarzı ötekinin aksine aktif öznesi olduğumuz bir unutmadır. Bu unutmada unuttuğumuz şey vazgeçiş formunda oradadır. Bize bakar fakat o artık geride bıraktığımız şeydir. Lakin yüzümüz artık huzur ve dinginliğin adasına dönmüştür.
Hayat boyunca deneyimlerimizden, gördüğümüz eğitim-öğretimden ve yaşadıklarımızdan yeni bilgiler öğreniriz. Öğrenmeyi anlamlı kılan unutma sürecidir aslında. Yeni bilgilere kapasite oluşturmak, günlük yaşantımıza sağlıklı bir şekilde devam etmek ve ikili ilişkilerimizi sürdürebilmek için “unutmak” gereklidir. Öğrenmek gibi unutmak da doğal bir süreçtir. Ve hatta ihtiyaçtır…
Eğer en büyük acıdan sonra sevinç, heyecan gibi yaradılıştan gelen duyguları yaşayabiliyorsak bu aktif öznesi olduğumuz unutma sayesindedir. Hayatımızda kini, nefreti, kıskançlığı ve olumsuzlukları unutmak; aksine hoşgörüyü, umudu, sevgiyi çoğaltmak dileğiyle… 
              Adıyaman Fatih MTA Lisesi “Genç Kalemler” topluluğu
 
ŞİİR
 
                       Milletim
 
Orta Asya’dan çıkıp, göç ederken batıya,
Bir kol gitti Hazar’a, bir kol Anadolu’ya,
Avrupa baş eğerken önünde Atilla’ya,
Rabbinin yardımıyla, destan yazdı milletim.
 
Afgan, İran, Horasan yol veriyordu sana,
Alpaslan giriyordu Malazgirt Ovasına,
Binlerce şehit kanı akarken bu vatana,
Rabbinin yardımıyla, destan yazdı milletim.
 
Osmanlı Devleti’nin atarken temelini,
Birer birer alırken Balkan ülkelerini,
Avrupa’ya yayarken yüce İslam dinini,
Rabbinin yardımıyla, destan yazdı milletim.
 
Murat Hüdavendigar can verdi Kosova’da
Ölümden korkmadı hiç inandığı davada
Haçlıyı dağıtıp da şükrederken Allah’a
Rabbinin yardımıyla, destan yazdı milletim.
 
Muzaffer Kaptı-Emekli Tarih Öğretmeni
 
 
SAĞLIK OLSUN
 
TURŞU SUYU: Turşu suyunun faydalarını öğrendikten sonra içmeden duramayacağınızı zannediyoruz. Sadece birkaç tanesini yazalım…
Turşu suyu kas kasılmalarına iyi geliyor, Vücudun aşırı su kaybetmesi durumunda içinde sodyum ve de potasyum olduğundan vücudun kaybettiği suyu daha hızlı yerine koyuyor. Hatta uzun süre bu şekilde kalmanızı sağlıyor.
İçinde C ve E vitaminleri kadar antioksidan da olduğu için bağışıklık sisteminizi güçlendiriyor.
Vücutta yağ birikimini bastırıp metabolizmayı hızlandırıyor. Böylece kilo vermenize yardımcı oluyor.
Sabah saatlerinde içilen turşu suyu birçok bağırsak sıkıntısını gideriyor. Kabızlık çekenlerin kurtarıcısı oluyor. Hatta lahana turşusu suyu bu konuda çok daha yararlı oluyor.
Vücudun ihtiyaç duyduğu birçok minerali barındırıyor. Hazımsızlığa iyi geliyor. Sinir sistemi hastalıklarına iyi geliyor. Elbette abartmadan yerinde ve kıvamında içmeyi ve de doktorunuza danışmanızı öneririz. Afiyet olsun…
 
ATASÖZÜ
 
Bir kötünün yedi mahalleye zararı vardır!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.