Bu sözler nereden çıktı?

A -
A +
Bugün de hayatımıza yeni kelimeler, cümleler yerleşti mi acaba? Hani kullanırken hiç düşünmediğimiz, zararlı bakteri gibi çoğalan cümleler…
Bak ne diyordu akıl veren bir akıldane: “Hocanın dediğini yap, yaptığını yapma!” diyordu ki aslında “Sen hocaya ne bakıyorsun? Zaten dediklerini kendisi bile yapmıyor, bize ne? Çok zor olan güzellikleri elinin tersiyle it ama kolay ve kötü olan her şeyi yap!..”
Bak ne diyor akıl veren bir akıldane askerde: “Ne ileride ol, ne geride kal!..” Yani diyordu ki 20 yaşındaki gence; sen hiç fikrini söyleme, girişimci olma, pısırık kal. Gerekirse sus!..” Bu duygularla askerlik bitiren genç sosyal hayatta da fikir yok, cesaret yok, atılganlık yok, yok yok yok…
Bak ne diyor çok bilen bir akıldane: “Hedefin için her şeyi yap!” Yani haksızlık yapabilirsin, yalan söyleyebilirsin yeri geldiğinde ama hiç önemli değil yeter ki hedefine ulaş, ulaş ki yukarıda yalnız ağlayasın…
Bak ne diyor bir akıldane: "Bu devirde babana bile güvenme!” O kadar güven duygusunu yitir ki iyilik yapma, aman ha. Kimseye güvenme. Sevme. Kaçınılmaz son yalnız kal…
Çocuklarımıza, geçmişi bırakamayız ama geleceğe iyi insanlar hazırlayabiliriz. Dostlar gerçekten bu sözleri kim çıkarttı ve hayatımızda tedavüle soktu ya?
Oysa sekiden atalarımız ne kadar hayata dönük ve ne kadar mütevekkil, ne kadar inançlarımızla örtüşen cümleler kurmuşlar yıllar yılı… “Yağmur yağıyor” yerine "rahmet yağıyor" demişler… Allah’ın yağmurunun rahmet olduğunu beyinlere işlemek için… “Ev alanla evlenene Allah yardım eder” diyerek gençlerin evlenmesine en büyük motivasyonu sağlamışlar. “Garip kuşun yuvasını Allah yapar” diyerek insanları garip gurebaya merhamete ve şefkate yönlendirmişler… “Uzayan kol bizden olsun” diyerek yakınlığı akrabalığı ve ondaki başarıyı kıskanmayı önlemeye çalışmışlar… Öyleyse günümüzde kimlerin söylediği belli olmayan bu sözler yerine atalarımızın sözlerini kendimize kılavuz edelim olur mu?
            Çağrı Yazıcı
 
 
 
ŞİİR
 
     Canım kızım

Düğününü yaptık kızım
Güle güle gül çiçeğim
Hayır dualarım senin
Uçtun gittin gül çiçeğim

     Annemin adını verdim
     Sana anneciğim derdim
     Canım gibi çok severdim
     Uçtun gittin gül çiçeğim

Tam yirmi yıl benimleydin
Hep gözümün önündeydin
Ne söylesem tamam derdin
Uçtun gittin gül çiçeğim.

     Gül yüzünde güller açsın,
     Açan güllerin solmasın.
     Mutluluklar senin olsun,
     Uçtun gittin gül çiçeğim.

Hasretin yakıyor beni
Devirip yıkıyor beni
Ezerek sıkıyor beni
Uçtun gittin gül çiçeğim

     Mutluluğun daim olsun
     Hep seninle kaim olsun
     Dualarım kabul olsun
     Uçtun gittin gül çiçeğim

Süleyman'ım ben babayım
Yavrum için duadayım
Çok uzun bir rüyadayım
Uçtun gittin gül çiçeğim

    Süleyman Usta-Espiye/Giresun
 
 
 
ENTERESAN BİLGİLER
 

ASFALT ve ZİFT: Taş kömürü, linyit, odun ve ham petrolün ısıtılarak damıtılması ile elde edilen siyah yapışkan atığa zift denir. Soğukta sert ve kolaylıkla kırılabilen, vücut sıcaklığında yumuşayan ve kaynak su içerisinde tamamen eriyen kokulu bir maddedir zift. Taş kömürü, linyit ve odunun damıtılması ile önce katran, katranın damıtılıp muhtelif organik maddeleri ayrıldıktan sonra geride artık madde olarak da elde edilir. Petrolün damıtılmasında benzin, gazyağı, mazot ve madenî yağlar ayrıldıktan sonra, geride kalan maddeye ise asfalt denir. Asfalt da elde edilmiş şekli itibarıyla zifttir. Zifti ilk elde eden Alman tıp profesörü J.J. Becher’dir. 1665 senesinde ilâç yapmak maksadı ile taş kömürünü damıtmıştır. Odundan elde edilen zift daha sonra gemilerin karinolarına böcek tutmaması için sürülmeye başlandı. Ziftin tekrar damıtılması ile elde edilen daha akıcı madde (creosote) ise deniz yolu traverslerinin, telgraf direklerinin çürümemesi için kullanıldı.

 

 

ATASÖZÜ
 
El için kuyu kazan evvela kendi düşer!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.