Toplumsal cinsiyetçilik, şiddet, empati -2-

A -
A +
Kadının bizim dinimizdeki yeri başlar üstündeyken; cennetin ayaklarının altına serili olmasına rağmen, özellikle aile düşmanı bir kesim tarafından kadınlarımıza sürekli bir aşağılık kompleksi pompalanmakta. “Sana şiddet gösteriyorlar! Annelik köleliktir, ama dışarıda 12 saat asgari ücrete çalışmak özgürlüktür” algısı empoze edilmeye çalışılıyor! Bu toplumsal cinsiyetçiliğin ve kadına şiddetin empati yoluyla, yani kadın ve erkek rollerinin yer değiştirmesiyle mümkün olduğu algısı empoze edilmeye çalışılıyor. Hâlbuki çözüm şöyle dursun, bu zihniyet toplumsal cinsiyetçilik ve kadına şiddet olgularını daha fazla körüklüyor. Bu olayların çözümünde tabii ki de empati çok önemli bir unsur, lakin burada empatiden ne anladığımız da çok önemli. Zira toplumumuzda kadına şiddet yoktur. Zayıfa şiddet vardır. Empatiyle öncelikle bunu çözmemiz lazımdır. Erkek kendinden zayıf olan kadına, kadın kendinden zayıf olan çocuğuna, çocukta kendinden zayıf olan bir sokak hayvanına şiddet uyguluyor. Toplumsal cinsiyetçiliğin de, zayıfa yönelik şiddetin de önüne sadece, topyekûn bir öze dönüş hareketiyle geçmek mümkündür. Yani bireylerin toplumsal rollerinin değiştirilmeye zorlanmayacağı, dinî ve ahlaki değerlerin öğretilip tatbik edildiği, merhamet duygusunun benimsendiği bir ortam oluşturulursa eğer, kimse kendinden zayıf olanı dışlamaz, ona ayrımcılık yapmaz ve şiddet uygulamaz. Unutulmamalıdır ki bizler kadınlardan her türlü yükün üstesinden gelen ve onu "evinin kraliçesi" ve "direği" olarak gören bir dinin ve o dinin vecibeleriyle yoğurulmuş bir medeniyetin mensuplarıyız. Bizler şanlı Osmanlı ecdadımızdaki erkekler gibi erkek, kadınlarımız da Osmanlıdaki hanımefendiler gibi hanımefendi olurlarsa, yani öze dönüş gerçekleşirse, ne toplumsal cinsiyetçilik ve ayrımcılık, ne de zayıf olana şiddet kalır ortada. Vesselam…             Haşim Ahmet Soylu       ŞİİR                          Ölüm   Ölüm, bitmez sandığın yolun ucu Yolun uçuruma varan sonucu Ölüm tebessümün son bulduğu an Kahkahanın gülüşten çaldığı yalan   Ölüm, gözlerdeki yaş pınarı Ölüm, ömrün milyonda bir kadarı Yaşanmış yılların son baharı Kerem'in Aslı'ya varışı ölüm   Ölüm, ne başlangıç ne de bir bitiş Ezelden ebede sonsuz bir gidiş Yalanın hakikat oluşu ölüm Sahtenin aslına dönüşü ölüm…                   Hayrettin Hatunoğlu/Edebiyatı Öğretmeni       UNUTULMAZ İSİMLER   MAHMUT GENÇ: Gazeteci Mahmut Genç, Bâb-ı Âli’nin ustalarından olduğu gibi gazetemizin ilk göz ağrılarından ve emektarlarından idi. Mahmut Genç, diğer ismiyle (Mahmut Amca) 1970 yılında kurucuları arasında yer aldığı Hakikat gazetesinin yayın hayatına başlamasıyla birlikte, gazetenin ilk Genel Yayın Müdürlüğü görevini üstlenmişti. Hakikat gazetesi döneminde başyazarlık, daha sonra editörlük gibi görevlerde de bulundu. "Hakikat"in, "Türkiye" gazetesine dönüşmesi ve kurumsallaşması için teknik servis sorumlusu ve idari koordinatör olarak da önemli çalışmalarda bulundu ve büyük gayret sarf etti. Görev süresince kurumun, neredeyse her dairesinde vazife yapan Mahmut Genç Amca, gazetemizin 40 yıllık sürecinde ilkeli, seviyeli ve başarılı yayın hayatına önemli katkılar sağladı. Gazetede çalışan herkesin “Mahmut Amca” diye hitap ettiği duayen gazeteci ve yönetici Mahmut Genç 77 yaşında İstanbul’da vefat etti. Kabri Eyüp Sultan mezarlığındadır. Nur içinde yatsın.  
ATASÖZÜ   Güvenme varlığa düşersin darlığa...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.