Kadına şiddet ve aile -2-

A -
A +

ATASÖZÜ

  Gönül bir sırça saraydır, kırılırsa yapılmaz.     Aile yapımızın ve gençlerimizin evlilik konusundaki yaptığı yanlışlığı biraz daha psikolojik olarak incelediğimizde evliliğimizi ve bilhassa gençlerimizin bu kadar kolay boşanmalarının en önemli sebebi ahlaki zaaflarımız olduğu anlaşılıyor. İkinci olarak da evliliğe karşı dayanıksız ve sabırsız olmamız. Aslında yalnız evliliğe değil dostluğa, sadakate, paylaşmaya, insan yükü çekmeye ve sıkıntılara dayanaksız ve sabırsız olmamız. Bu nedenledir ki sadece evliliklerimiz değil, dostluklarımız da kalıcı olmuyor. Beden ve tensel hazzı, aşka, dostluğa, arkadaşlığa ve vefaya tercih eden bir nesil var artık. Günümüz insanı ve bilhassa gençlerimiz teknolojinin bombardımanı altında. Teknolojik gelişmeler, köylerin terk edilmesi, şehirleşme diyerek üretenden çok tüketen bir toplum olduk. Hayatımızda her şeyi çok çabuk tüketiyoruz. Stresimizi ruhsal doyumsuzluğumuzu tüketerek örtmeye çalışıyoruz. Bilhassa bireyselleşmenin zirve yaptığı, aile bağlarının, dostluk ve komşuluk ilişkilerinin azaldığı zamanımızda tüketici kalmak bizi mutlu eder oldu. İhtiyacımız olsun olmasın alışveriş yaparak ihtiyacımızdan fazla yemek, içmek,  giyinerek daha mutlu oluyoruz. Aileler parçalanıyor nine, dede, anne ve baba ile aynı çatı altında yaşamak istemeyen, aynı evi paylaşmayan gençler, bir süre sonra iki kişi olarak, yani eş olarak bile aynı hayatı ve evi paylaşamıyor. Kentsel büyüme sıkıntılarımızın büyümesine sebep oluyor. Geleneksel komşuluk ilişkilerinin bitmesi ve apartman hayatı insanlığı yalnızlığa itiyor. Şehir yaşantısı, trafik, kalabalık, koşuşturma ve günlük stres kadın erkek ayırmadan insanı tüketiyor. Her geçen gün kentte yaşayan insan sayısı daha da artıyor. Dolayısıyla kent insanı daha çok ruhsal problem yaşıyor; bu sıkıntı evliliklerin önünde engel olurken boşanmalara da davetiye çıkarıyor!..               Em. Sağ. Yazar-Aslan Torun       ŞİİR                     Dil   Fırlamış ok gibi yayından çıkar, Şahın padişahın tahtını yıkar. Bir mengene olur göğsünü sıkar. Çaresi zor derttir dilin belası.   Bazısı zehirli akrep iğnesi, Acımadan sokar durur herkesi. Nihayet de kalmaz hiçbir kimsesi. Şahsa iadedir dilin cefası.   Kalp neyle doluysa ağızdan taşar. Kimisi şerbettir kimi had aşar. Ezelde verdiği hak sözle yaşar, Az kula nasip olur dilin vefası.   Onulmaz yarayı şefkatle sarar. Dertleri kederi dost olur sorar. Gönüllere yıkılmaz tahtı kurar Bir ab-ı hayattır dilin devası.   Gönül yangınına kibriti çakar. Efsunlu şelale kalplere akar. Hiç ummadıkların rayından çıkar. Bir giz muammadır dilin çabası.                          Zuhal A. Güzel     ESKİMEZ KELİMELER   REYHAN: Reyhan Arapça hoş güzel koku anlamına geldiği gibi fesleğen denilen kokulu bir otun da adıdır. Rayiha güzel koku demektir. Reyhan kelimesi de rayiha kelimesinden gelir. Güzel kokan anlamındadır. Bazı kaynaklarda fesleğen ile reyhanın bire bir aynı bitki olmadığı, reyhanın fesleğen çeşitleri arasında bir bitki olduğu söylenmektedir. Ama genelde reyhan da denilen fesleğeni arıların sevdiği söylenir. Nitekim arı konduğu her çiçekten bal alır ama her çiçeği olana konmaz, derler. Ayrıca fesleğen neredeyse bütün kültürlerde çok bilinen ve sevilen bir bitkidir. Fesleğen Akdeniz ülkelerinde yetişen, yaprakları güzel kokulu, beyaz veya pembe çiçekli bir yıllık ve otsu bir süs bitkisidir. Fesleğenin diğer adı olan Reyhan Anadolu’da çok sık kullanılan bir kelimedir.   TEYZE:  Annenin kız kardeşini ifade ederken kullandığımız “teyze” kelimesi eski Türkçe “tay” “akraba” ve “ece” kelimelerinden türeyen “Tay-ece” kelimesinden günümüze “teyeze” ve sonra da “teyze” olarak gelmiştir. Bu iki kelimenin anlamı saygı duyulan itibar edilen kadın anlamında olduğu gibi akraba olan itibarlı kadın anlamında da "annenin kız kardeşi" olarak kullanılagelmiştir. ATASÖZÜ   Gönül bir sırça saraydır, kırılırsa yapılmaz.       Kadına şiddet ve aile -2-   Aile yapımızın ve gençlerimizin evlilik konusundaki yaptığı yanlışlığı biraz daha psikolojik olarak incelediğimizde evliliğimizi ve bilhassa gençlerimizin bu kadar kolay boşanmalarının en önemli sebebi ahlaki zaaflarımız olduğu anlaşılıyor. İkinci olarak da evliliğe karşı dayanıksız ve sabırsız olmamız. Aslında yalnız evliliğe değil dostluğa, sadakate, paylaşmaya, insan yükü çekmeye ve sıkıntılara dayanaksız ve sabırsız olmamız. Bu nedenledir ki sadece evliliklerimiz değil, dostluklarımız da kalıcı olmuyor. Beden ve tensel hazzı, aşka, dostluğa, arkadaşlığa ve vefaya tercih eden bir nesil var artık. Günümüz insanı ve bilhassa gençlerimiz teknolojinin bombardımanı altında. Teknolojik gelişmeler, köylerin terk edilmesi, şehirleşme diyerek üretenden çok tüketen bir toplum olduk. Hayatımızda her şeyi çok çabuk tüketiyoruz. Stresimizi ruhsal doyumsuzluğumuzu tüketerek örtmeye çalışıyoruz. Bilhassa bireyselleşmenin zirve yaptığı, aile bağlarının, dostluk ve komşuluk ilişkilerinin azaldığı zamanımızda tüketici kalmak bizi mutlu eder oldu. İhtiyacımız olsun olmasın alışveriş yaparak ihtiyacımızdan fazla yemek, içmek,  giyinerek daha mutlu oluyoruz. Aileler parçalanıyor nine, dede, anne ve baba ile aynı çatı altında yaşamak istemeyen, aynı evi paylaşmayan gençler, bir süre sonra iki kişi olarak, yani eş olarak bile aynı hayatı ve evi paylaşamıyor. Kentsel büyüme sıkıntılarımızın büyümesine sebep oluyor. Geleneksel komşuluk ilişkilerinin bitmesi ve apartman hayatı insanlığı yalnızlığa itiyor. Şehir yaşantısı, trafik, kalabalık, koşuşturma ve günlük stres kadın erkek ayırmadan insanı tüketiyor. Her geçen gün kentte yaşayan insan sayısı daha da artıyor. Dolayısıyla kent insanı daha çok ruhsal problem yaşıyor; bu sıkıntı evliliklerin önünde engel olurken boşanmalara da davetiye çıkarıyor!..               Em. Sağ. Yazar-Aslan Torun       ŞİİR                     Dil   Fırlamış ok gibi yayından çıkar, Şahın padişahın tahtını yıkar. Bir mengene olur göğsünü sıkar. Çaresi zor derttir dilin belası.   Bazısı zehirli akrep iğnesi, Acımadan sokar durur herkesi. Nihayet de kalmaz hiçbir kimsesi. Şahsa iadedir dilin cefası.   Kalp neyle doluysa ağızdan taşar. Kimisi şerbettir kimi had aşar. Ezelde verdiği hak sözle yaşar, Az kula nasip olur dilin vefası.   Onulmaz yarayı şefkatle sarar. Dertleri kederi dost olur sorar. Gönüllere yıkılmaz tahtı kurar Bir ab-ı hayattır dilin devası.   Gönül yangınına kibriti çakar. Efsunlu şelale kalplere akar. Hiç ummadıkların rayından çıkar. Bir giz muammadır dilin çabası.                          Zuhal A. Güzel     ESKİMEZ KELİMELER   REYHAN: Reyhan Arapça hoş güzel koku anlamına geldiği gibi fesleğen denilen kokulu bir otun da adıdır. Rayiha güzel koku demektir. Reyhan kelimesi de rayiha kelimesinden gelir. Güzel kokan anlamındadır. Bazı kaynaklarda fesleğen ile reyhanın bire bir aynı bitki olmadığı, reyhanın fesleğen çeşitleri arasında bir bitki olduğu söylenmektedir. Ama genelde reyhan da denilen fesleğeni arıların sevdiği söylenir. Nitekim arı konduğu her çiçekten bal alır ama her çiçeği olana konmaz, derler. Ayrıca fesleğen neredeyse bütün kültürlerde çok bilinen ve sevilen bir bitkidir. Fesleğen Akdeniz ülkelerinde yetişen, yaprakları güzel kokulu, beyaz veya pembe çiçekli bir yıllık ve otsu bir süs bitkisidir. Fesleğenin diğer adı olan Reyhan Anadolu’da çok sık kullanılan bir kelimedir.   TEYZE:  Annenin kız kardeşini ifade ederken kullandığımız “teyze” kelimesi eski Türkçe “tay” “akraba” ve “ece” kelimelerinden türeyen “Tay-ece” kelimesinden günümüze “teyeze” ve sonra da “teyze” olarak gelmiştir. Bu iki kelimenin anlamı saygı duyulan itibar edilen kadın anlamında olduğu gibi akraba olan itibarlı kadın anlamında da "annenin kız kardeşi" olarak kullanılagelmiştir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.