Baharın getirdikleri

A -
A +
ATASÖZÜ
 
Sarımsağı gelin etmişler, kırk gün kokusu çıkmamış!..
 
 
 
 
Bakın bahar yaklaşıyor. Cemreler düşmeye başladı bile. Yakında havalar ısınacak, kuşlar cik cik ötecek. Tavuklar gıdaklayacak. Kuzular meleyecek… Çiçekler açacak, ağaçlar yeşerecek. Tabiata ve insanlara bir canlılık, mutluluk gelecek. Artık doğalgaz faturalarımız daha makul seviyelere inecek. Sırtımız ısınacak dışarıda daha çok gezme dolaşma imkânı bulup piknikler yapabileceğiz. Sokaklarda oynayan çocukların şen ve şakrak kahkahalarını daha sık duyacağız. Toprak bir başka kokacak.
İç dünyamızın baharı da bu dış dünyanın baharının gelmesiyle kapımızı çalacak. Nedensiz mutluluklar yaşayacağız. Kendimizi daha mutlu, umutlu ve zinde hissedeceğiz. Bahar bereket bolluk demek… Tabiatla birlikte yeniden dirilişimiz demek. Olaylara ve insanlara tavrımız baharın gelişi ile yumuşayan hava gibi kişiliğimizi de yumuşatmalı ve etrafımıza Polyanna'nın 'mutluluk oyunu'nu oynamalıyız.
"Bir yanlışa kırk gün doğru dersen doğru olur" atasözünü aklımızdan çıkarmamalıyız. İyi şeyler düşünelim ki iyi şeyler olsun prensibi doğrultusunda bir hayat sürmeliyiz.
"Dost doğru ama acı söyler" ve “Doğru söz insana batar" atasözlerini hafızamızdan çıkarmamalıyız. Bizim çıkarlarımız etkilenmediği takdirde "biz sizin dostunuzuz" deyip alkışlayanların yerine gerektiğinde acı da olsa dostumuza dostluğun gereği olan doğruyu söylemeliyiz.
Kendimize uygun gelmeyen fikirleri eleştirirken de karşıdakini kırmadan dökmeden onu kazanmak amacıyla bu eleştirileri yapmalıyız. Unutmamalıyız ki ötekileştiren eleştiren kucaklayan övgü daha iyi sonuç verir… Mevlâna Celalleddin-i Rumi hazretlerinin buyurduğu gibi; öfke ve kızgınlıkta toprak gibi olmayı öğrenmeliyiz.
            Hayrettin Hatunoğlu
 
 
 
ŞİİR
 
             Enver Abi'm
 
Kısa ayın, hiç bitmeyecek hüznündeyiz.
Her geçen gün artan özlemin, 
En derin yerindeyiz...
Hasretin tarifi yok!
Yürek yangın yeri...
Alev alev yanarken,
Yokluğunu hissetmek,
Ayazda kalmış gibi...
Adı yeterdi içine tohum atmaya,
Tohum çimlenip yeşerir
Sevgi yayar dünyaya...
Hüznünü içine atan,
Mutluluk deryasına daldıran
Tek derdi hizmet olan...
Candan öte Can!
Bir tebessümle değişirdi her şey!
Ah! Nerde şimdi o gülen gözler,
Öpülesi eller...
 
           Songül Maden/Samsun
 
 
PRATİK BİLGİLER
Kıymık batması: Tahta kıymıkları gibi, cam ve maden parçacıklarını da çıkarmak için bir çakı veya bir iğnenin ucunu ateşte kızdırıp sonra yabancı cismin çevresi elden geldiğince genişletilir. Cisim uç tarafından geri itilir. Burada dikkatli olmak gerekir. Özellikle cam parçacıkları etin içinde büsbütün parçalanarak işi daha da güçleştirebilirler. Bu yüzden zorlamak doğru değildir. En iyisi yarayı musluğun altına tutarak hem yıkamak, hem de camın kendiliğinden çıkmasını sağlamaktır.
Halı temizliği: İyice süpürülen halılar ılık sabunlu suyla silinip, durulama suyuna bir miktar beyaz sirke katıp tekrar silinince pırıl pırıl olmaktadır. Halı üzerindeki lekeleri ânında çıkarmak için de; maden sodası, tıraş kremi, diş macunu denenebilir. Bunlardan birini lekenin üzerine sürüp, biraz ovup beklettikten sonra süngerle temizlemek, lekeyi tamamen yok eder.
Halıların rengini tazelemek ve parlatmak için; patates suda iki saat kaynatılmalı, bunun suyu süzülerek tozu süpürülmüş halı, bu su ile veya içine bir fincan sirke katılmış suyla silinmelidir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.