Hayata güç katan duygu: Sevgi -1-

A -
A +
ATASÖZÜ
 
Bir baş soğan bir kazanı kokutur...
 
 
 
İnsan ve doğayı var eden yaratıcı kudret, yarattığı her şeyi birbiriyle ahenk içinde olmaya mecbur kılmıştır!.. Buna göre canlı olarak devamlılığı sağlamak için, tabiatın bölünmez bir bütün olduğunu tartışmasız kabul etmek gerekir. Bu kural uyarınca canlı olan bütün ögelerin, yani insanını, hayvanatın ve nebatatın bir arada oluşturduğu ve ismine dünya dediğimiz hayatın da ancak bir bütün olarak güzellik taşıdığını inkâr edemeyiz.
Ne var ki bu tablonun içinde yer alan insan varlığı; Yaradan'ın sadece ona verdiği düşünme ve düşündüğünü ifade uygulama yeteneği ile zaten diğer canlılardan farklı bir çizgide yerini almıştır.
İşte bu farklı boyut içinde insan, duygu ve düşünce açısından kendi kendini ne kadar eğitebilirse o ölçüde sevgiyi, huzuru, paylaşmayı ve başarıyı, tek kelime ile ifade edersek “mutluluğu” yakalar.
Bu kazanım, insan için gerçek anlamı ile hayatı yaşamanın diğer adıdır. Yani, ortaya çıkacak zorlukları yenmek, yenemediğimiz durumlarda ise zorlukları taşıyabilmek için muhtaç olduğumuz güç olarak ifade edebiliriz.
Ne var ki günümüz dünyasının her geçen gün zorlaşan hayat şartları içinde hayatın, daha ziyade şiddet üreten zihniyet ve davranışların elinde her geçen gün daha da yozlaştığını görmekteyiz.
İnsanoğlunun emek ve sabırla elde edebileceği güzellikleri, kısa yoldan, yıkıcı ve yaralayıcı yöntemlerle, haksız olarak elde etme eğilim toplumlarda gerginliğin temel sebebi olarak kendini gösteriyor. Bu ise toplumsal dayanışma ve paylaşma fikrini devreden çıkararak farkına varmadan insanı, bireyselliğe ve yalnızlığa itiyor. Yani maddi getirinin karşısında manevi değerler kayboluyor.
Öyle ki, insanlar bırakın birbirine düşman olmamak için gayret göstermeyi, hiç yüzünden cinayet bile işleyecek kadar karşıdakine öfkelenebiliyorlar.
Hâlbuki bizim aile yapımızın geleneksel dokusunda, asırlar ötesinden sürüp gelen sevgi, saygı, dayanışma, temel özelliğimiz olarak her zaman öne çıkmıştır...
               İbrahim Murat-İstanbul
 
 
ŞİİR
 
        DÜŞ KIRIKLARI

Gözlerinde acı, yüzünde keder
Canını mı yaktı düş kırıkları?
Kalbine yük etme, getir bana ver
İçine attığın hıçkırıkları...
 
Hayat doluydun sen hani eskiden
Hani güzel yüzün hep gülecekti?
Benden uzaklarda kim yüreğinden
Neşeni toplayıp mutsuzluk ekti?...
 
İçli bakışların hüzünle dolu
Hasret yüreğini dağlıyor gibi
Geçmişi ararken kaybetmiş yolu
İçindeki çocuk ağlıyor gibi...
 
Bunun adı hayat, bu bir imtihan
Yeşeren her yaprak solmaya mahkûm
Elden ne gelir ki, böyle bu devran
Tatlı günler hayal olmaya mahkûm...
 
                             Hanefi Söztutan
 
 
ESKİMEZ KELİMELER
 
MÜSBET: Bu kelime Türk Dil Kurumu sözlüğünde “müspet” olarak yazılır ve sıfat olarak bir kelimede karşılığı “olumlu” diye yazılır. Müspet kelimesi birçok alanda sık kullanılan bir kelimeydi. Birinci anlamı “ispat olunan, delili olan, açık ve sabit olan” anlamındaydı. İkinci olarak “olumsuz” kelimesinin önceki hâli olan “menfi” kelimesinin karşılığı “pozitif” anlamındaydı. [olumlu-müspet, olumsuz-menfi] Üçüncü anlamı da “yazılıp kaydedilmiş, tespit edilmiş” anlamındaydı. Matematikte “aded-i müsbet: pozitif sayı” olarak, “müsbet aded”: “artı sayı” anlamında kullanılırken, Türkçede metin incelemesinde “fi'l-i müsbet: olumlu fiil” anlamında kullanılıyordu. “Pozitif bilimler” anlamında “Ulûm-ı müsbete” kullanılıyordu.
Müspet kelimesi ıstılah olarak genel kurallara uygun beğenilen, tasdik edilen kabul gören anlamında kullanılırdı. Müspet adam, müspet karar, müspet yön, müspet kitap gibi çok geniş bir kullanım alanı vardı.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.