Gençlerle baş başa -1-

A -
A +
 
Onu görmemen mümkün değil. Kalkınmış ülkeler, sana tepeden bakıyorlar. Sen sana tepeden bakan o ülkelere canını atmak için uğraşıyorsun. Bir zamanlar, o ülke insanları sana hayrandı, şimdi sen onlara hayransın. Bir zamanlar, onlar senin memleketini öve öve bitiremiyorlardı. Şimdi sen onları övüyorsun.
Avuç avuç dağıtırken avuç açan oldun. Kimse avuç açana gıpta ile bakmaz. Uzunca yıllar kötü yöneten kötü insanlarla bu memleket kötürüm hâle getirildi. Bundan dolayı sadece sen değil, senin çocukların da değil senin torunların bile bugünden borçlu. Sadece paran değil ismin de itibarsız oldu.
Bin türlü yalanla ortaya koydukları şunlardan ibaret: Kifâyetsiz ekonomi, kifâyetsiz eğitim, kifâyetsiz siyaset... Üç asırdır yokuş aşağı gidiyorsun. Bu düşüşün durması sana bağlı. Her milletin bir serveti var bu milletin serveti sensin. Bu yüzden dikkat et sen bozulmak isteniyorsun. Yıkılmak isteniyorsun. Ruhen genlerinle oynanıyor. Mankurt yapılmak isteniyorsun. Hedefleri, millî, ailevî, tarihî, edebî, harsî ve dînî... Ne varsa senin, onlara yabancılaştırılmak isteniyorsun.
O yüzden bunları küçümsüyor, alay ediyor, yeriyorlar. Okullar sana çok şeyi veremiyor. Ebeveyn de öyle. Mahalle de öyle. Bütün yük yine sana kalmakta. Sen, seni kendinden, arkadaşından, milletinden hatta insanlıktan sorumlu tutmalısın. Bunun için de kendini yetiştirmelisin. Yük olan değil, yük çeken olmalısın. Yol gösterici rehber ve kurtarıcı olmalısın. Ülkemi ben kurtaracağım demelisin. Hedefin yüksek, elinde tuttuğun meşalenin aydınlığı gür olmalı. Bu meşaleyi çoğaltmalısın.
Başı dik bir milletin, bugün başı önünde. Ne Orta Asya’nın, ne Kafkasların, ne Orta-Doğu'nun, ne Anadolu’nun, ne Balkanların başı dik. Onlara başlarını eğdiren sebep ne olabilir? Bunu bir düşündün mü?..
         Abdulkadir Ergün
 
 
 
ŞİİR
 
         SÜKÛT
 
Sultân olmaya haşmet gerek
Şâireyse hoş lâfzı yeter
Cenk etmeye güç kuvvet gerek
Mazlûmunsa bir âhı yeter
 
Sükût eder, bülbül ararlar
Vezni tutar, gönül yakarlar
Hâk yolunda zelîl olurlar
Âşığa, mecnûn nâmı yeter
 
Arar durur, dermân kandedir
Gül solar, cihân bîçâredir
O kalpler ki kıldan incedir
Âdeme Allah aşkı yeter.
    Süleyman Metehan Menteş
 
 
GÜZEL YURDUMUZ
 
ADIYAMAN: Doğu Anadolu’nun Yukarı Fırat kısmı ile Güneydoğu Anadolu bölgesinin Orta Fırat bölgesi arasında yer alan bir ilimizdir. Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep, Kahramanmaraş ve Malatya illeri ile çevrilidir. Adıyaman eski medeniyetlerin yatağı olan bir yerde kurulmuştur. Trafik kodu 02’dir. Adıyaman ilinde birçok tarihî büyük şehirlerin kalıntıları vardır. Şehrin tarihi çok eski devirlere dayanmaktadır. Bu bölge Anadolu’da tarihî devrini açan Hitit İmparatorluğu’nun ve Kargamış Hitit Krallığının bir tapınağı idi. Göç ve istila yolu üzerinde bulunan bu bölge birçok defa el değiştirmiştir. 1955 yılında Malatya’dan ayrılan 4 kaza ile merkezi Adıyaman olmak üzere yeni bir il teşkilatı kurulmuştur.
Adıyaman, Güneydoğu Anadolu’nun en yeşil ilidir. Adıyaman’ın başlıca gelir kaynağı tarım ve hayvancılıktır. Bağ ve bahçe boldur. 25 çeşit üzüm yetişir. Bunlardan en meşhuru Besni’de yetişen peygamber üzümüdür. Tütün ekiminin yanında şeker pancarı, pamuk, buğday, arpa, mercimek, nohut, pirinç, biber, afyon, sebze ve meyveler (İncir, dut, kayısı, zerdali ve armut) ile Antep fıstığı yetiştirilir. Kuruyemiş, pestil ve pekmezi meşhurdur...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.