Ben bir öğretmenim -1-

A -
A +
“Teşbihte hata olmaz der” atalarımız. Yazıma başlamadan önce köpeklerden, nam-ı diğer kilâbûndan (köpeklerden) özür diler, eleştirilerin her yandan geldiği sistemsiz eğitim sistemimiz için bugün çözüm üretme zamanı olduğuna işaret ederim.
Eğitimde herkesin söz hakkı vardır. Son yıllarda defalarca dillendirilen, eğitim problemini, işin uzmanları enine boyuna tartıştı, konuştu. Sonunda eğitim kökenli bir bakanımız da oldu. Ama ben bugün işin siyasi veya politik boyutunu değil de toplumun bir ferdi olarak biz nasıl bir “ACİL EYLEM PLANI” ortaya koyabiliriz onu gözlemlerimle anlatmak istiyorum.
Peki ben de kimim ki bu kadar makam mevki sahibi, eğitime yıllarını vermiş insan varken bu planı yazıyorum?
Bunun cevabı aslında çok basit.
Ben bir öğretmenim, sonucu ve çocuklarımı görüyorum.
Çocuklarımızın “hangisi yanlıştır?” kalıplı olumsuz sorularla her geçen gün elenmek namına ruhen (psikolojik olarak) ümitsizliğe sürüklendiklerini görüyorum.
Hakikati öteleyen, varlığından şüphe eden, ilimleri birbirine karıştıran bir nesil geliyor bunu görüyorum.
Bu yazıyı yazmaya kalkışmak ancak iki senedir devlet okulundan, özel okullara, imam hatipten, meslek liselerine kadar birçok öğretmen, müdür, veli ve öğrenci ile yapılan samimi istişarenin sonucudur.
Hangi dünya görüşünden veya gelir seviyesinden olursa olsun kimse eğitim sistemine güvenmiyor. Bunun sebebini çok sordum. Acaba biz halk olarak çok mu menfiyiz (olumsuzuz)? İyi bir şeyler de oluyor. Evet, bir yerlerde çok çok fazla iyi öğretmenler de var. Hatamız olursa affola. Haydi beraber nokta atışı ile her şeyin temeline inmeye.
• Eğitimde yaptığımız her yenilik mesela akıllı tahta, bilgisayar dersliği, robotik dersleri, bağlama dersleri, TÜBİTAK projeleri, değerler eğitimi, özellikle de sınavlar her biri ruh kökümüze işlemeyen birer maske. Şimdi köpeklerden neden özür dilediğimi anlayacaksınız. Eğitimdeki çabamız köpeğin kuyruğunu kovalamak için harcadığı enerjiye benziyor. O peşinden koştukça kuyruk uzaklaşıyor. Yaptığımız her yatırım hedefsiz kitleler için bir hiç. Neyin peşinden koşuyorlar? Sıfır…
              Me'va A. Önyurt
 
 
 
ŞİİR
 
                       Dengin mi?
 
Denkler iner, denkler biner Göztepe Kavşağı'nda.
Hasretleri, sarmalanmış vuslatları,
Yıllar ve geceler boyu kabaran umutları,
Göztepe Kavşağı'na indirir denkler.
 
Denkler, köy deresinde külle yunulmuş,
İki damla gözyaşıyla bağlanmış,
He deyince garaja taşınmış
Ve bir sabah Göztepe Kavşağı'na atılmış...
 
Denkler, çözülmeyi bekliyor denklem gibi.
Hele Garip Hüsam'ın dengi,
Çözüldükçe karışıyor yumak gibi.
 
Ah Hüsamlar, ah kavşaklar, ah denkler...
Kim çözebilmiş bu İstanbul bilmecesini?
Bir çözebilmiş Fatih Sultan Mehmed Han ki
O da yürütmüş karadan gemilerini.
 
Burası ne kasaban, ne şehrin,
Yine de sen bilirsin,
Keyif senin, zevk senin, denk senin
Ama İstanbul dengin mi be Hüsam?
                                    Rıdvan Üzel
 
 
 
UNUTULMAZ KELİMELER
 
FÜTÜVVET:  Arapça isim olan fütüvvet kelimesinin anlamı: 1- Soy temizliği. 2- Mertlik, yiğitlik, gençlik, delikanlılık. 3- Cömertlik, el açıklığı...
İslam ahlakında kullanılan fütüvvet kelimesi cömertlik, başkasını, kendisine tercih etmek; başkalarının işlerini düzeltmeye çalışmak ve faydasına koşmak anlamındadır. Fütüvvetin başka değişik tarifleri de yapılmıştır. Bunlardan bazıları şöyledir:
Kendi kişiliğinde başkasının üzerine bir meziyet, bir üstünlük görmemek. Hatasını kabul edenleri affetmek, hiç kimseye kişisel düşmanlık beslememektir ki bu ahlak güzelliğine fütüvvet denilmiştir. Fütüvvetin en üstün hâli âlemlerin Efendisi sevgili Peygamberimize mahsustur. O günde herkesin, "Nefsim! Nefsim!" diyerek kendi telaşı içindeyken o "Ümmetim! Ümmetim!" diye niyaz etmiştir. Ümmetini fütüvvet gölgesinin himâyesine almıştır… [Seyyid Abdülhakîm Arvâsî]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.