Mevsimlerin insan duygularıyla alakası

A -
A +
Mevsimler, her zaman bir döngü içerisindedir. Sonbahar-Kış-İlkbahar-Yaz... 4 mevsim deyip geçmemeli, binbir güzellik var her birinin içinde. Bunların güzelliği biz insanlara da yansır. Yalnız insanlara mı? Bitki ve hayvanları es geçmemeli... Kimi mevsim insanlara hüznü getirir, kimisi sevinci, mutluluğu... Duygularımızı değiştirir mevsimlerin yoğunluğu. İnsanların ruh hâli de etkilidir elbette. Kimisi taşa bakınca çiçeği görür, kimisi çiçeğe bakınca taşı. İlkbaharda şifa vardır, güzellik vardır. Arılar mesaidedir, her yer çiçek olmuştur zira. Yemyeşil çimenler, masmavi gökyüzü, sapsarı güneş... Aslında bunlar yeterlidir mutlu olmak için. Bu güzelliklerin içinde insan da güzelleşir. Mutlu olur. İnsanın içi pozitif yüklerle dolunca yaptığı işe de pozitif bakar. Dünyayı bir de olumlu taraftan izler. Yaz olur. Masmavi denizler beklemektedir bizleri. Su hoş bir şeydir, dozunda kullanılırsa. İlla sahil değil, yeşil, ağaçlık bir bahçede, dondurma yemek de harika bir duygudur. Bu duygular 'Yaz'a özeldir. 9 ay beklersin ve beklediğin an gelir. Sabır gerekir bütün bunlar için ama sonu yine mutluluktur. Kısacası; İlkbahar ve Yaz bize mutluluğu, sevinci ve diğer artı yükleri aşılar. En azından çoğu insana... Sonbahar denince kimi insanlar ürperir, kimisi sevinir. Artık soğuk rüzgârlar esmeye başlamıştır. Sonbahar kışın habercisidir. Dünyada 7,5 milyar insan var. Hepsinin durumu ayrı. Kimisi evde kestane kavuracağı günleri iple çeker, kimisi eve odun taşıyacağı günleri hayal ettikçe sıkılır. Sonbahar elbette yalnızca karamsarlık değildir. Kırmızı-turuncu yaprakları günlüklerin arasına saklamak keyiflidir. Havanın soğukluğu iyice hissettirmeye başlayınca kışın önü açılır. Hava, sıfırın altına düşünce çocuklar sevinç çığlıklarıyla dışarıya çıkarlar. Büyük bir mutluluktur bu. 9 aydır bekledikleri arkadaşları gelmiştir; kardan adam! Geceleri evde masallar anlatır büyükler, dinler küçükler... Kısacası her mevsimin kendine has güzelliği ve mutluluğu vardır. Artı yönleri olduğu kadar eksi yönleri de vardır. Herkesin bakış açısına bağlı...                Rümeysa Abdullahoğlu-Peyami Safa Ortaokulu     ŞİİR          Çocuklarımız olsun   Beyaz bayraklara çizelim yüreklerimizi. Onlar olsun milletimizin ifadesi. Barışın risalesi olsun şiirlerimiz. Kenarlarına güller işleyelim bayraklarımızın; gözyaşlarımızla. Hayat kurtaran bir terzi edası hâkim olsun. Hükmetsin bize hak. Milletimiz olsun Çocuklarımız olsun Buzdan değil Nurdan olsun kalpleri Eritemesin zulüm o nazendeleri   Uzatamasın ellerini aklı hasta olanlar; Zarar veremesin Çünkü Onlar daha çocuklar!   Baba diye ağlasınlar; Bir dondurma isterken Veya düşerken, “Anneee!” diye haykırsınlar. Onlar daha düşüp ağlayacak yaştalar...   Çocuklarımız olsun Göğe uçurtma uçurmayı bilen Bizim gibi geri durmasınlar Bir tane kaçtı mı göğe, ikincisini yaptırsınlar Ama o çocuklar Daha uçurtmayı şen edecek yaştalar. Bir dünyamız olsun Çocukların hâkim olduğu; “Sabah sütü içmeyeceğim”, olsun Gözlerinden akan gözyaşının sebebi… Ve çocuklarımız olsun Bayramlarda yüksek seslerle, Şiirler okuyabilen Çocuklarımız olsun Gözlerindeki yaşın sebebi normal olsun.                                          Hüseyin Özer  
ESKİMEZ KELİMELER   MUKAYYED: Arapça sıfat olan “kayd” kelimesinden türemiş olan bir kelimedir. Birincisi kayıtlı, bağlı, bağlanmış anlamı oluşur. İkincisi de ayağında zincir veya pranga bulunan kimseye verilen sıfattır. Maliyede ve muhasebede kaydolmuş deftere geçmiş anlamında da kullanılır. Halk dilinde de sahip olmak, gözünün önünden ayırmamak, ilgilenmek ilgili olmak anlamında kullanılır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.