Beylikten imparatorluğa -1-

A -
A +
Beylikten imparatorluğa tanımı Devlet-i Aliyye-yi Osmâniyye’ye pek uygun bir tanımdır. Zira Osmanlı Devletinin tarihsel sürecine baktığımızda bu tanımın bütün hatlarını çok net bir şekilde görebiliriz. Çok kısa bir sürede üç kıtaya (Asya, Avrupa, Afrika) kök salan Osmanlılar, küçücük bir beylikten kocaman bir cihan imparatorluğuna dönüşmüştür. Bir tarihçi (tarih öğretmeni) olarak Osmanlı İmparatorluğunun tarihini 7 döneme ayırmayı daha uygun buluyorum. Bunları şöyle sıralayabiliriz: Kuruluş Dönemi, Yükseliş Dönemi, Zirve Dönemi, Duraklama Dönemi, Gerileme Dönemi, Dağılma Dönemi ve Yıkılış Dönemi.
Osmanlı Devleti 1299’da Ertuğrul Gazi’nin oğlu Osman Bey tarafından Söğüt, Domaniç ve Bilecik yörelerinde kurulmuştur. Osman Bey dönemi daha çok yakın çevredeki Bizans tekfurları üzerine yapılan akınlarla geçmiştir. Osman Bey'in vefatından sonra tahta oğlu Orhan Bey geçmiştir. Bu dönemde Bizans’ın önemli ticaret merkezlerinden birisi olan Bursa fethedilerek başkent yapılmıştır. Orhan Bey döneminde devlet teşkilatlanmasına önem verilmiştir. Merkezi otorite ve teşkilat mefhumları oluşturulmuştur. Bu dönem birçok ilklere sahne olmuştur. İlk divanın (Divan-ı Hümayun) kurulması, ilk düzenli ordunun (Yaya ve Müsellem) kurulması, ilk gümüş paranın (Akçe) basılması, ilk medresenin (İznik Medresesi) açılması, ilk sarayın (Bey Sarayı) yapılması, ilk tersanenin (Karamürsel Tersanesi) açılması gibi birçok ilk, Osmanlının beylikten devlete geçişinin delilleridir.
Orhan Bey döneminden sonra I. Murat ve Yıldırım Bayezid dönemlerinde Balkanlarda (Avrupa) Haçlı ittifaklarına (Bulgar, Rumen, Sırp, Arnavut, Macar, Venedik, Papalık vs.) karşı üst üste zaferler kazanılmıştır. Sırpsındığı, I. Kosova ve Niğbolu zaferleriyle Haçlı ittifakları bozguna uğratılmıştır. Bu dönemlerde fethedilen bölgelerde İslamlaştırma ve Türkleştirme faaliyetlerine ağırlık verilmiştir. Bunun sonucunda da Balkanlardaki Osmanlı tesiri artmaya başlamıştır. Ankara Savaşı'nda Emîr Timur karşısında alınan hezimetten sonra "fetret" dönemine giren Osmanlı Devleti, Çelebi Mehmet’in padişah olmasıyla birlikte bu netameli süreçten çıkmayı başarmıştır...
              Adil Kaan Söylemez
 
 
ŞİİR
 
                 Saklı düşünce
 
Ölümdür hakikati aralayan tek perde,
Bulur kul hakikati, Hakkı bulduğu yerde.
Bir rehber olmayınca, nizam görünmez serde.
Kişi hakkın bilince, düşmez dermansız derde.
 
Ben ki; ölüme hasret, yaşayandan ümitsiz.
Sonsuzluğa aşk duyan divâne bir adamım.
Nazarımca yaşayan herkes kendince sessiz,
Ben sessizliği kıran, duyulmaz bir nidâ'yım.
 
Her zaman söylenmez bol neşeli kelimeler,
Onlar da hayatımda mutlak nasibimcedir.
Hayatın sefâsını cefasını bilenler,
Gerçekleri yansıtan saklı düşüncededir.
 
                Ahmet Sinan Arvas-İstanbul
 
 
 
 
UNUTULMAZ ESERLER
 
ATABETÜL HAKAYIK: XII. yüzyıl Türk şairlerinden Edib Ahmed Yüknekî’nin Doğu Türkçesi’yle yazdığı ahlâk ve nasihate dair eseri. İslâmî Türk edebiyatının Kutadgu Bilig’den sonra yazıya geçirilmiş en eski ikinci eseri olan Atebetü’l-hakāyık’ın (Hakikatlerin Eşiği) nerede ve ne zaman kaleme alındığı kesin olarak bilinmemektedir. Ancak doğuştan görme özürlü olan müellifi Edib Ahmed’in Yüknekî nisbesine dayanılarak Türkistan’da Taşkent civarında, günümüze kadar yeri tam olarak belirlenemeyen Yüknek şehrinde yazılmış olabileceği ileri sürülmektedir. Atebetü’l-hakāyık aruzun mütekārib (feûlün feûlün feûlün feûl) bahriyle yazılmış manzum bir eserdir. Bu özellikleriyle esere bir nasihat kitabı olarak da bakmak mümkündür. Kitapta yer alan âyet ve hadislerle, bu iki ana dinî kaynak İslâmî Türk edebiyatı sahasında bu ölçüde ilk defa kullanılmış ve bunlardan faydalanılmıştır. Eser ilim âlemine ilk defa 1906 yılında Necib Âsım (Yazıksız) tarafından tanıtılmış, bu tanıtmadan sonra eserin faksimile, metin, tercüme ve açıklaması yine Necib Âsım tarafından neşredilmiştir [TDV-Tuncer Gülensoy]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.