Öfkelenen aynaya baksın! -2-

A -
A +
Eğer ki tepkimiz orantısız güce dönüşmüşse bu durumun fiziksel mi, ruhsal mı olduğu araştırılmalıdır. Toplumun her kesiminde asayiş meselesi hâline dönüşen öfke, toplumun çürümesine ve çözülmesine sebep olmaktadır. Etrafımız, tarihin akışı içinde zerre kadar ehemmiyeti olmayan basit konular yüzünden öfkelenerek kendini demir parmaklıkların arkasında bulan veya ardından boynu bükük yetim ve öksüz çocuklar bırakıp mezara girmiş insanlarla doludur. Buna rağmen hâlâ; ailede, okulda, iş yerinde, çarşıda, pazarda hemen hemen her yerde münferit (bireysel) ya da kitlesel önlenemeyen öfke patlaması yaşıyoruz.
Öfkelendiğiniz anda eğer ki ayaktaysanız oturmayı, oturuyorsanız ayağa kalkmayı ya da suyun ateşi söndürdüğü gibi abdest almayı, hiç olmazsa elinizi yüzünüzü yıkamayı deneyin. Mutlaka öfkenizin dozunda düşüş olduğunu göreceksiniz.
İç ve dış etkenlere bağlı olarak gelişen öfkeyle mücadele edebilmenin başka bir yolu da bünyemizde hayat alanı bulabilmiş, laboratuvar ortamında mikroskopla teşhis edilemeyen; kin, nefret, gurur, kibir, fesatlık, ego gibi mikropların panzehri olan manevi iklimlerin havasını ciğerlerinize kadar derin derin teneffüs etmeyi deneyebilirsiniz.
Baktınız bu da size çare olmuyor o zaman “azıcık aşım kaygısız başım” diyerek yani elinizdekiyle yetinip yüksek yüksek tepelere göz dikmeyeceksiniz. Belki kötü bir örnek olacak ama en son çare becerebiliyorsanız gamsız olacaksınız. Siz hiç, gamsız insanların öfkelendiklerini gördünüz mü? Lakin öfkelenip öfkeyi kontrol edebilmek belki de gamsız olmaktan evladır. Çünkü tevekkül ile gamsızlığı birbirine karıştırmamak kaydıyla, kontrol edilemeyen öfke gibi, gamsızlığın da insan olmanın gerekliliğini ve hikmetini yok eden veya azaltan bir yapısı olduğunu unutmamak lazım.
               Güngör Ulusoy/İzmir
 
 
 
ŞİİR
 
                          Ölüm
 
Bu günlerde bakıyorum, sanki yaşlanıyoruz
Ah ölüme biraz daha her gün yaklaşıyoruz.
Dün görüştüğümüz niceye, Fatiha okuyoruz,
Ölüm gerçek, biz fâniyiz bilelim ki dünyada
 
Dün gençlik vardı, belki hiç umursamıyorduk
Bugün saçlar ağarmış, rengimiz sararmış olduk
Ecel bizi kovalıyor, saklambaç sanıyorduk.
Ölüm gerçek, biz fâniyiz bilelim ki bu dünyada
 
Yıldan yıla sürprizlerle doğum günü kutlarız
Sanki gençleşmişiz gibi bir de mutlu oluruz
Oysa o gün bir yaş daha ölüme yaklaşırız
Ölüm gerçek, biz fâniyiz bilelim ki dünyada
 
Ölüm, ölüm bir gerçeksin fakat niye soğuksun
Canı cananından alan, bir nefes, bir soluksun
Ne kadar yaşarsan yaşa bir varmış bir yokmuşsun
Ölüm gerçek, biz fâniyiz bilelim ki dünyada
 
                                               Mücahit Demirci
 
 
ESKİMEZ KELİMELER
 
TEVECCÜH: Teveccüh Arapça kökenli olup vecih kelimesinden türemiştir. Vecih yüz, taraf, yön gibi anlamlara gelmektedir. Bu anlamda vicahen kelimesi kişinin yüzüne karşı anlamına gelirken arkasından (konuşma) anlamına gelen de gıyaben kelimesidir. Gıybet kelimesi de arkasından konuşmak anlamındadır. Teveccüh o yöne doğru çevrilme, o tarafa yönelme, o yöne doğru hareket etme gibi anlamlara gelse de asıl kullanıldığı anlam karşısındaki kimsenin yüzüne bakarak ona güler yüz, yakınlık gösterme onu takdir edici bakış anlamında kullanılır. Teveccüh gösteren kimse teveccüh edilen kimseden yaşça, ilimce, makam olarak yüksek olan kimsedir. Örnek: Öğretmenim, hocam bana teveccüh gösterdi cümlesinde teveccüh gösteren öğretmen iken, teveccüh gösterilen öğrencidir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.