Açlığın önüne geçmek

A -
A +
Açlık problemi dünyanın her tarafında aynı oranda değildir. Milletleri açlık ve tokluk bakımından üç gruba ayırmak mümkündür. Batı Avrupa, Kuzey Amerika ve Avustralya’da olduğu gibi birinci gruptaki ülkelerde, besin maddelerinin üretimi nüfus artışını geçmektedir. İkinci gruptakilerde, nüfus artışı ile besin maddelerinin üretimi başa baştır. Latin Amerika ile bir kısım Afrika devleti ve ülkemiz bu durumdadır. Üçüncü gruba dâhil ülkelerde ise üretim ilkel metotlarla yapıldığından, daima nüfus artışının altında kalmaktadır. Hindistan, Bangladeş, Afrika’nın bazı devletleri bu durumdadır. Üçüncü gruba hâlihazırda bir milyar insan girmekte olup bunlar açlık tehlikesiyle baş başadır. Birleşmiş Milletlerin çeşitli kuruluşlarının raporlarında; iki binli yılların başında açlık tehlikesinin dünya çapında ciddi bir kriz hâline dönüşebileceği ve açlık probleminin enerjiden daha önemli bir konu hâline geleceği ifade edilmekteydi.
Dünyadaki insanların üçte ikisi kısmen fakir olan güney yarım kürede yaşamaktadır. Güney-kuzey arasındaki refah eşitsizliğinin giderilmesi için zaman zaman, milletlerarası toplantılarla bu mesele ele alınmaktadır.
Gıda sıkıntısı ve kıtlık en çok Afrika’da kendini hissettirmektedir. Son senelerde, Afrika’daki kuraklık ve çölleşme sebebiyle açlık tehlikesi büyük boyutlara ulaşmıştır. Milletlerarası teşkilatların gıda yardımları etkisiz kalmaktadır. Açlık bölgelerine giden yardım gönüllüleri yol kenarlarında ve ağaç diplerinde açlıktan ölenlerin cesetlerini toplayıp gömmekten başka bir şey yapamamaktadırlar. Açlığın kitle hâlinde ölümlere yol açtığı ülkelerin başında Uganda, Etiyopya (Habeşistan) ve Somali gelmektedir. Açlık sebebiyle göçler de hızlanmıştır. Bir lokma yiyecek için binlerce kilometre yol yürüyenler yollarda büyük kayıplar vermektedirler.
Ekilmeye müsait toprakların muhafazası için en başta gelen tedbir, erozyonu (toprak aşınmasını) önlemektir. Açlıkla savaşta, tarımda üretimin arttırılması da şarttır. Açlığın önüne geçmenin bir diğer yolu da silahlanmaya ayrılan masrafları azaltarak, artan paranın halkın teknik ve kültürel bilgilerinin arttırılması ve endüstrinin geliştirilmesi için kullanılmasıdır...
              Alparslan Ali Özkurt-İstanbul
 
 
 
ŞİİR
 
                Sona kalma erken gel
 
Kaç yıl yaşarsan yaşa ve nice bir ömür sür;
Mutlu ve sağlıklı ol, her hâlin olsun güzel!..
Cennet gibi vatanda, al bayrak altında hür;
Nasıl yaşarsan yaşa, “son”a kalma, “erken” gel!..
 
Bu “kurslar” senin için, bu “câmiler” hep açık;
“İlim” ile yüksel sen, “merdiven”e hele çık;
“İyi insan-has adam” olmak var açık-seçik;
Nasıl yaşarsan yaşa, “son”a kalma, “erken” gel!..
 
“Yaz Kursu-Kur’ân Kursu”, “ilmin” çekici-örsü;
“Aile Meclisleri”, “Anne-Baba”lık kürsü;
“Güzel Ahlâk-Mutlu Ev”, nasılmış millet örfü?
Nasıl yaşarsan yaşa, “son”a kalma, “erken” gel!..
 
KAYIKÇ’Ali bir “dede”, “gence nasîhat” ede;
Evvel bunlar yok idi, örnek al memlekete;
 “İlim-ahlâk yoksunu”, düşer hep felâkete;
Nasıl yaşarsan yaşa, “son”a kalma, “erken” gel!..
                                         Ali Kayıkçı- Samsun
 
 
 
UNUTULMAZ İSİMLER
 
PROF. DR. ALİ ALPARSLAN: I927’de Çorlu’da doğdu, ilk, orta ve liseyi İstanbul’da okudu. Liseden sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümüne girdi. Buradan mezun olduktan sonra aynı fakültede 1963’te Âşık Paşa’da Tasavvuf tezi ile doktor, 1967’de Fazlullah-ı Hurufi’nin Seyyid Nesimi’ye Tesiri tezi ile Doçent, 1980’de de Kadı Burhaneddin Divanı ile Profesör oldu. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nin Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü öğretim üyelerinden olan Alparslan aynı zamanda Türkiyat Araştırmaları Merkezi Müdürlüğünü de yürüttü. Hat Sanatında tanınmış birkaç ustadan biri olan Alparslan Nestalik, Divani, Celi Divan ve Rik’a üstadıydı.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.