Günümüz insanı ve “aile” kavramı -4-

A -
A +
Giyim konusu zaten hazır giyime çevrilmiştir. Terzilik miadını doldurmuş bir meslek olarak konfeksiyonun emrine amade vasıfsız dikiş işçiliğine dönüşmüştür. Ailenin, atasözlerindekine göre külüne muhtaç olması gereken komşuları, Kimya-yı Saadet’te yazdığı gibi sağdan soldan üstten alttan en az kırk ev olarak bilinmesi şöyle dursun kapı komşusunu tanımaz hâle gelinmiştir. Misafirlikler, kendi evindekilerle bile anlamsızlaşınca alay konusu olarak komedi filmlerinin veya skeçlerin konu malzemesi olmuştur. Site hayatı denilen yeni yerleşim mekânları bu kopukluğa tuz biber eken tipik bir örnek oluşturmuştur. Dışarıdan içeri girerken kimlik kartı göstermek gibi bir güvenlik fantezisi barındırmaktadır bu siteler… Ama içeride alt kattaki üst kattakini, yan yana olmasına rağmen yanındakini tanımayan bilmeyen insanlardan oluşmaktadır. Bu yapılanmada komşu konumundaki karşılıklı daire bireylerinin birbirine ihtiyacı olduğu zaman birbirinden yardım alma şansı kalmamıştır. Böyle olduğu için de komşuluklar evinde ölen yaşlı veya kimsesiz kimselerin cesetleri kokusundan ancak anlaşılacak bir modern komşuluğa ulaşmıştır. Bu fotoğrafta kibrit kutusu gibi üst üste yığılmış her biri koskoca bloklarda her aile sanki dağ başında gibi tek başınadır. Bu beton kafeslerin acınası gönüllü mahkûmu olarak üst üste yığdırıldıkları hayat odacıklarında modern şehrin figüranları olarak ertesi günü beklemektedir apartman sakinleri. Her gün aynı sahne aynı senaryo yaşanmaktadır bu modern şehir yapılanmasında… Bu sistem enteresan bir şekilde herkesi çalışan konumuna getirip sonra da herkesin kazancını, herkesi tüketici yaparak elinden almaya ve kendine bağımlı yapmaya yönelik bir sistemdir aynı zamanda. Bu sistemde kazanan ve biriktiren yok gibidir… Ülkemiz bu manada henüz tam Batılılaşamasa da, çekirdek aile yapısı hâlen ülkenin teknoloji girmemiş bölgelerinde varlığını sürdürmeye devam etmekte olsa da büyükşehirlerde eriyip giden aile kültürünü bugün Batı yeniden sahiplenmektedir. Çığırından çıkan ve lime lime dökülen sosyal dokusuna bizim tarihî kökenlerimizde uygulanan aile sistemine süratle dönerek çözüm üretmenin peşindedir.              Taha Uğur Türkmen-Ankara       ŞİİR       Kalbimdeki boşluk   Sen gidince el ayağa dolaştı Kalbimdeki boşluk dolmadı baba Hasret çıldırdı zirveye ulaştı Kalbimdeki boşluk dolmadı baba   Hakka gittiğinde saatler beşti Sensiz bin beş yüz bir gün geldi geçti Yokluğun bir hançer yüreği deşti Kalbimdeki boşluk dolmadı baba   Nöbetçi’nin derdi boyundan büyük Gelecek karanlık umutlar sönük Bütün güzellikler maziye dönük Kalbimdeki boşluk dolmadı baba        Nöbetçi Şair (Şahin Ertürk)       ENTERESAN BİLGİLER   İŞÇİ ARILAR: 14-15 mm boyundadırlar. Küçük gözleri, polarize ışığa karşı hassastır. Petek gözler ise, bizim göremediğimiz morötesi ışınlara karşı hassastır. Su, nektar ve bal emmek için boru şeklinde dilleri, koklama ve dokunmak için antenleri, saldırı ve korunmak için iğneleri, uçmak için iki çift kanatları, tutunmak ve yürümek için üç çift bacakları mevcuttur. Her ayak ucunda iki sivri çengel ve bunların arasında yapışıcı birer yastık vardır. Ön bacaklarında petek gözlerini temizlemek ve vücudunun ön kısmına yapışan çiçek tozlarını toplamaya yarayan kıllardan meydana gelmiş fırçalar ile bunların arasında birer anten temizleme cihazı yer alır. Orta bacaklarında ise, balmumunu toplamaya yarayan birer çubuk ile ön ayak ve göğse yapışan çiçek tozlarını toplamaya yarayan polen fırçası görevi yapan kıllar mevcuttur. Arka bacaklarda ise çiçek tozlarını doldurmak için birer kıl sepetçik bulunur. Ayrıca vücutlarında yer çekimini, rüzgâr hızını, kovan sıcaklığını, uçuş sıcaklığını ölçmeye yarayan hassas duyu organları bulunur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.