Adım Adım... -2-

A -
A +
Daha çok küçük olduğum için habersizdim bu gerçeklerden. En fazla kötülüğü anne babalarımızın bize kızması vurması gibi şeyler olarak adlandırıyorum. Meğerse öyle değilmiş, Tabii bunları o küçük yaşta görüp idrak etmek biraz zaman aldı ve zor oldu ama öğrenmiştim. En azından kendimce çok şey öğrenmiştim. Kursta en küçük bendim. O zaman boyumdan dolayı biraz yaşımdan büyük duruyordum ve artık bu yüzden midir bilmiyorum yanımdaki ablalarım yaptığım hataların, yaramazlıkların hiçbirine bu daha çocuk, bir şey demeyelim. Ya da en azından bunları yapmasının yanlış olduğunu anlatalım ona, demediler ve bana işlerine geldikleri yerde kendi yaşıtlarıymış gibi muamele ettiler bu yüzden ben de kendimce olgunlaşmak zorunda kaldım.
Ama onlara da bir şey diyemiyordum. O zaman böyle düşünmüyorum ki onların hata yaptıklarını bile anlamıyorum sonradan bana yaptıklarını büyüdükten sonra benim durumumda olanlara yapmamak için kendimle anlaşmıştım ben de. Belki ben bunlara da katlanamazdım hatta. Belki değil kesin katlanamazdım ama orada dünyalar iyisi eğitimcilerim vardı evet onlardan da bazıları yaşımı düşünmeden bana koca kız muamelesi yapıyorlardı ama onlar hep iyiydiler. Üzerimdeki emekleri çok başkadır. Hatta şu an bunları idrak edebilmemin, farklı açılarla olaylara bakabilmemin ve bu küçük yaşıma rağmen boyumdan büyük işler yapmamın büyük etkenleridir kendileri. Hep iyi ki varlar.
Ve bir de beni o yolda sonucunun neye ulaşacağını bilmediğim hâlde iten ruhum var. Ona çok inanmıştım o zaman istediğini yaptım ve beni hiç pişman etmedi, o da iyi ki var.
Bu yolculukta öğrendiğim ilk şey sevgililerin en sevgilisi, biricik sultanımız, kalbimizin süruru, güzel efendim olmuştu. Onu tanıdıktan sonra hayat gerçek anlamıyla başkalaşmıştı ve sevginin sevmenin ne demek olduğunu o zaman iliklerime kadar hissetmiştim.
Kübra Yalçınkaya
***
 
ŞİİR
 
TÜRKİYE’M
 
Yaşanan acılar, artık son olsun,
Yaşayacağım günlerin hepsi senin olsun,
Yeter ki sen ağlama, güzel Türkiye’m.
Yeter ki sen hep gül, güzel Türkiye’m,
 
Sen benim anam, babam, canımsın,
Sen benim her şeyim kanımsın,
Sana yan bakanın canı çıksın,
Yeter ki sen hep gül, güzel Türkiye’m,
 
Senin uğruna canım feda olsun,
Ne olacak bu can, senin olsun,
Bırak bir Mücahit’te yolunda şehit olsun,
Yeter ki sen hep gül, güzel Türkiye’m,
 
Mücahit Demirci
 
 
 
UNUTULMAZ TARİHLER
 
28 ŞUBAT POSTMODERN DARBE: Dönemin Millî Güvenlik Kurulu 28 Şubat 1997 günü çok puslu ve elektrikli bir hava içinde olağanüstü olarak toplandı. Toplantı 9 saat sürdü. 18 madde tespit edilmişti. Bunlar Hükûmete tavsiye kararlarıydı. Kararlar, bildiri hâline de getirilmişti. Aslında bu 18 madde, tavsiye kararından ziyade bir muhtıraydı. Asker-yargı-sermaye-medya ve lobici darbeciler MGK eliyle, seçimle gelmiş 54. Hükûmeti millete rağmen devirmeye çalışıyorlardı. Karargâh, 7 Haziran'da bazı şirketleri gerici sayarak onları kara listeye aldı. 28 Şubat 1997'de Necmettin Erbakan ve Tansu Çiller hükûmetinin silahlı kuvvetler tarafından istifaya zorlanması yaşandı. 27 Mart, 27 Mayıs ve 12 Eylül darbelerinin aksine, askerler 28 Şubat'ta yönetime bizzat el koymadı. Bunun yerine medya üzerinden bir savaş verildi. Askerlerin hükûmeti görevden zorla almaması da 28 Şubat'ın "postmodern darbe" olarak anılmasına yol açtı. Bu darbenin ülkeye maliyeti 381 milyar dolar olarak tarihe geçti…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.