“Gazâb-ı şahanemden korkmayınız!..”

A -
A +
Türk tarihi, sayılamayacak kadar çok kahraman ve cihangirlerle doludur. Fâtih Sultan Mehmet de bunların başında gelenlerdendir. Çünkü o kılıçla keşfi yan yana yürütmüş, çağ açıp, çağ kapatmıştır. İstanbul’u bütün ganimetleri içinde firuze bir yüzük taşı gibi parmağında taşımış, bu güzel şehri torunlarının torunlarına bırakmıştır. Onun için, asırlar boyu her cephesiyle yazılmış, çizilmiş, hakkında Garpta ve Şarkta çok şeyler söylenmiştir. Tetkik edildikçe derinleşen, derinleştikçe deryalaşan bu cihangirin sayısız vasıflarından bazıları şunlardır:
Fâtih Sultan Mehmet, soğukkanlı ve cesurdu. Bu özelliğinin en güzel misalini, Belgrad Muhasarası sırasında, askerin gevşediğini gördüğü zaman önlerine geçip düşman hatlarına girerek gösterdi. İstanbul Muhasarasında da donanmanın başarısızlığı yüzünden atını denize sürmesi bu cesaretinin büyük örneğidir.
Ne istediğini ne yapacağını ne yapabileceğini bilen ve bu büyük işleri başarabilmek için gerekli tedbirleri, yorulmak bilmeyen bir azim, sabır ve sükûnetle hazırlayan bir insandı.
Çok merhametli ve müsamahalıydı. Kendisine elli gün mukavemet eden, birçok Müslümanın şehit edilmesine sebep olan İstanbul şehri ve onun sakinleri hakkında gösterdiği merhamet, aklın alamayacağı genişliktedir. Hâlbuki o devir Avrupa’sında muzaffer bir kumandan, zapt ettiği şehrin halkına görülmedik zulüm ve işkence yapmakta kendini haklı görürdü. Fâtih vicdan hürriyetine büyük kıymet verirdi. İstanbul’a girdiği vakit ayaklarına kapanan İstanbul patriğini yerden kaldırmakla alicenaplığını gösteren cihangir, şu sözlerle patriği teselli etti: “Ayağa kalkınız. Ben Sultan Mehmet, hepinize söylüyorum ki: Şu andan itibaren artık ne hayatınız ne de hürriyetiniz hususunda gazâb-ı şahanemden korkmayınız!”
Fâtih, gayrimüslim tebaasının din ve mezheplerine asla dokunmadı, herkesi vicdani inanışında serbest bıraktı. Fâtih, İstanbul’un imarında ücret karşılığında daha çok Rum esirlerini kullandı. Bu sırada biriktirdikleri paralarla hürriyetlerini satın alma imkânını sağladı. Bu müsamaha o devir dünyasının hayalinden bile geçirmediği bir olgunluk eseriydi.
              M. Emin Ceylan-İstanbul
 
 
 
ŞİİR
 
                FETİH MARŞI
 
Yelkenler biçilecek, yelkenler dikilecek;
Dağlardan çektiriler, kalyonlar çekilecek;
Kerpetenlerle surun dişleri sökülecek
 
Yürü, hâlâ ne diye oyunda oynaştasın?
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!
 
Sen ne geçebilirsin yârdan, anadan, serden...
Senin de destanını okuyalım ezberden...
Haberin yok gibidir taşıdığın değerden...
 
Elde sensin, dilde sen, gönüldesin baştasın...
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!
 
Yüzüne çarpmak gerek zamanenin fendini...
Göster: Kabaran sular nasıl yıkar bendini?
Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini
 
Şu kırık abideyi yükseltecek taştasın;
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!
 
Bu kitaplar Fatih’tir, Selim’dir, Süleyman’dır.
Şu mihrap Sinanüddin, şu minare Sinan’dır.
Haydi artık uyuyan destanını uyandır!
 
Bilmem, neden gündelik işlerle telaştasın
Kızım, sen de Fatihler doğuracak yaştasın!
 
Delikanlım, işaret aldığın gün atandan
Yürüyeceksin... Millet yürüyecek arkandan!
Sana selam getirdim Ulubatlı Hasan'dan...
 
Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!
 
Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin!
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!
Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın...
 
Yürü, hâlâ ne diye kendinle savaştasın?
Fatih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!
 
                 Arif Nihat Asya
 
 
UNUTULMAZ İSİMLER
 
FATİH SULTAN MEHMET: Osmanlı padişahlarının yedincisidir. İstanbul’un fâtihi olup, II. Murat Han'ın oğludur. 30 Mart 1431 Pazar günü Edirne’de dünyaya geldi. Annesi Candaroğulları ailesinden Hatice Alime Hüma Hâtundur. Küçük yaşta tahsiline ve yetişmesine çok önem verilen Şehzade Mehmed devrin en mümtaz âlimlerinden ilim öğrendi. Meşhur din ve fen âlimi olup zahirî ve bâtıni ilimlerde mütehassıs Akşemseddîn hazretleri şehzâdenin her şeyi ile bizzat ilgilendi. 12 yaşına gelince devlet idaresini öğrenmesi için Edirne’den Manisa’ya vali olarak gönderildi. Kısa bir süre sonra babası tarafından tahta çıkarıldı.
Fatih Sultan Mehmet Han orta boylu, kırmızı beyaz yüzlü, dolgun vücutlu, sakalları altın telleri gibi kalın, yanakları dolgun, kolları kuvvetli, burnunun ucu hafif kıvrık, saçı siyah ve sık olup, kuvvetli fiziki bir yapıya sâhipti...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.