Cemil Meriç- Dört bin kere yaşamak -2-

A -
A +
Hayatım boyunca rüyamda gördüğüm tek kitap Cemil Meriç'in "Bu Ülke" siydi demiştim dün sizlere...
Dünyaya baktığım pencereyi genişleten, bakış açımı değiştiren Cemil Meriç'in eserlerinde altını çizdiğim bazı yazılarını paylaşmaya devam ediyorum...
“Düşünce şüpheyle başlar. Düşünce, tezatlarıyla bütündür. Zıt fikirlere kulaklarımızı tıkamak, kendimizi hataya mahkûm etmek değil midir?''
“Başkasının sözleriyle yetinmek, her konuda başkasının anlayışına, başkasının fikirlerine başvurmak, alışkanlıkların en kötüsü... ‘Kitapta okudum, gazete yazıyor’ gibi sözler iradenin ve kişiliğin yokluğunu gösterir. Aşırı ve düzensiz okuma hafızayı, düşünce mekanizmasını bozar…”
“İzm’ler idrakimize giydirilen deli gömlekleri. İtibarları menşelerinden geliyor. Hepsi de Avrupalı...''
“Murdar bir hâl’den muhteşem bir maziye kanatlanmak gericilikse, her namuslu insan gericidir. Dördüncü Murat’a, Kanuni devrine dön! Diye haykıran Koçi Bey’den Reşit Paşa’ya kadar Osmanlı Devleti’nin bütün ıslahatçıları gerici. Dante, yaşadığı çağdan iğrenir. Balzac eserini iki ezelî hakikatin ışığında yazar: Kilise ve krallık. Dostoyevski maziye âşık. Dante gerici, Balzac gerici, Dostoyevski gerici! Gerici, ilerici… Düşünce hürriyeti bu mülevves (karışık) kelimelerin esaretinden kurtulmakla başlar, düşünce hürriyet ve düşünce namusu.”
“Kitap bir limandı benim için. Kitaplarda yaşadım. Ve kitaptaki insanları sokaktakilerden daha çok sevdim. Kitap benim has bahçemdi. Hayat yolculuğumun sınır taşları kitaplardı. Bir kanat darbesiyle Olemp, bir kanat darbesiyle Himalaya. Ayrı bir dil konuşuyordum çağdaşlarımla. Gurbetteydim. Benim vatanım Don Kişot’un İspanya’sıydı, Emma Bovari’nin yaşadığı şehir. Sonra Balzac çıktı karşıma, Balzac’ta bütün bir asrı yaşadım, zaman zaman Votren oldum, Rastinyak oldum. Dört bin kahramanda dört bin kere yaşamak...”
             Tunahan Dağaşan
 
 
 
ŞİİR
 
 
 
               Zihnimiz
 
Zihnimizden kusmak istediğimiz cümleler var yığınla…
Ama önlerimizde engeller var
Susmak zorunda bırakıldığımız,
Kimine göre geçerli kimine göre geçersiz nedenler…
Geçerli, geçersiz nedeni olana kızmam!
Çünkü bir sebebiyeti var
Kendine dair açıklayabildiği…
Benim kızdığım kendi ruhunu hiçliğe kabz edenler…
Bu insanlar aldığı nefesi kıymetsiz görür,
Hep şükürsüzlük etmeye müpteladırlar,
En bedbahtı da bu bulaşıcıdır!
                                  F. Eryılmaz
 
 
 
 
UNUTULMAZ KAHRAMANLAR
 
TURGUT REİS: Büyük Türk denizcisi ve Trablusgarp fâtihidir. Osmanlı Devletinin Menteşe (Muğla) Sancağına bağlı Saravuloz köyünde tahminen 1485 yılında doğdu. Veli isminde bir çiftçinin oğludur. Gençliğinde cirit, güreş, ok atmada gösterdiği ustalık ve cesaretiyle çevrede tanınıp Menteşe kıyılarından levent toplayan Hızır Reis'in (Barbaros Hayreddin Paşa) adamları tarafından seçilerek Cezayir leventleri arasına alındı.
Pek çok muharebelerde cesaret ve silâhları kullanmadaki maharetiyle büyük kahramanlıklar gösterip, Barbaros’un takdir ve teveccühünü kazandı ve reis oldu. Turgut Reis 1551 yılında Libya’yı Osmanlı’ya bağladı. 1565’te seksen yaşındayken Malta Kuşatmasına katıldı. 17 Haziran'da St. Elmo burcunda yapılan bir hücumda başından yara alarak beş gün baygın yattıktan sonra 23 Haziran'da (bugün) St. Elmo’nun fethi günü şehit oldu...
Türk denizcileri arasında kahramanlığı, devlete hizmetiyle ayrı bir yeri olan, Barbaros Hayreddin Paşanın; “Turgut benden ileridir!” dediği bu deryalar hâkiminin naaşı Trablusgarp’ta kendisinin yaptırdığı câminin yanındaki türbesine defnedildi. Günümüzde de türbesi Libyalılar ve onu sevenlerin ziyaretgâhı hâlindedir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.