Hırsızın hiç mi suçu yok? -2-

A -
A +
"Z Kuşağı"nın derdini, derdimizi konuşmaya devam ediyoruz… Gençliğe ne diyeceğimiz, ne cevap vereceğimiz, ne hakkında neyi konuşacağımız konusunda hiçbir bilgimiz var mı? Önce çocuklarımızı sarıp sarmalayan teknolojiden habersiz kalınca sonra da çocuklarımız yanımızda olsalar bile onların uzağında kaldığımızın farkında mıyız? Bu el yordamıyla yürüyüşte aslında kör döğüşü yapıyor ve aslında kendi ayağımıza kurşun sıkarken öte yandan da düşmanın ekmeğine yağ sürüyoruz. Hâlbuki kelimelerin emsalsiz gücünden yararlanmak suretiyle meramımızı anlatmak değil miydi marifet? Mesela "sen bu film ve dizileri seyrediyorsun fakat vaktinin çoğunu heba etmek yerine biraz da şu konuyla ilgilensen?" diyebileceğiniz konu önerisi var mı? Onun elindeki bu zararlı olanları aldığında onun yerine koyabileceğin zararsız bir yeniliğin var mı? Kendinin bile okumadığı, uygulamadığı farkında olmadığı din tarih kültür üzerine yaptığın hamaset önerilerle ebeveyn olmanın gereğini yerine getirdiğini mi düşünüyorsun? Sen karşında nasıl bir güç nasıl bir kasırga olduğunu biliyor musun? O eleştirmekten öte hiçbir şey yapamadığın gençliğin bu baş döndürücü hortumda saman çöpü gibi savrulduğunu görebiliyor musun? Çuvaldızı evvela kendimize batırma hünerini gösterebilsek ne âlâ… Unutmayalım ki, sevgi daima büyükten küçüğe doğru akar. Yakınıp tenkit etmekle "Z Kuşağı"nı anlamaya, onun içinde bulunduğu atmosferi kavramaya ve en acısı da onu meşgul ediyor dediğin şeylerden onun uzaklaşmasına hiçbir şekilde hiçbirinizin gücü yetmeyecektir. Bir genç olarak naçizane tavsiyem ise gençlerin yine iş başa düştü diyerek kendi kendilerini sorgulayabilmeleridir. Gençlerin bir an kendilerine bakmaları ve nasıl bir yozlaşma, kopuş ve yok oluş sürecinde olduklarının şuuruna vâkıf olmaları gerekiyor. Bu sebeple Ahmet Hamdi Tanpınar’ın 72 sene önce yazdığı Huzur adlı eserine bir göz atmayı öneririm. Ahmet Hamdi şu anda hayatta olsaydı ne yapardı acep? Tahminim suskun, kırgın, kızgın ve yorgun gözlerle seyrederdi bizi ve derdi ki kendi kendine: "Geride hiçbir şey bırakamamışız!.." İzan, anlayış sahibi sağduyulu fertler için daha ne söylenir? Geç olmadan farkımıza varalım. Birbirimizden uzaklaşmakla ele bir şey geçmiyor. Asıl hırsız kim, onu da sorgulamak yine bize düşüyor...             Cüneyt Akçatepe     ŞİİR                 YARIM KALAN AŞK   Sokağından geçtim dün gece, eski günlerdeki gibi, Sokağından geçtim dün gece, içimde sızı, Umutsuz baktım pencerelere, Bir rüzgâr esti birden, uçurdu perdeleri, Bana yine el salladın gibi geldi, Neydi bizi birbirimize çeken, bir mıknatıs gibi, Bir masaldı, sonu gelmedi, Uzaklara gitmesem de vermezlerdi bana seni, Ayrıldık birbirimizden, Sen kahve falından haber sordun, Ben uçan kuştan medet umdum, Günler, aylar, derken yıllar geçti, Şimdi eski günlerimizdeki gibi sokağındayım, Anlat sokak lambası anlat, Birlikte ıslandığımız geceleri, Anlatın kaldırımlar, sizlerde kalan ayak seslerimi, Anlat yaşlı çınar, sana yaslanıp ağlayışlarımı, Eski bir şarkı söylesin yine, yarım kalan aşkımızı, Sokağından geçtim dün gece, eski günlerdeki gibi, Sokağından geçtim dün gece, içimde sızı...                   Mehmet Faruk Sepici     ESKİMEZ MEKÂNLAR   GALATA KULESİ: İstanbul’da, Galata semtinde bulunan tarihî kuledir. İlk Galata Kulesi, Bizans İmparatoru Altıncı Kantakuzen zamânında, Anastase, Dikaros adlı bir mimar tarafından yapılmıştır. Kulenin inşaatının 1348 yılında başlayıp bir yılda tamamlandığı, 1444’te Cenevizliler tarafından yükseltildiği rivayet edilmektedir. Yuvarlak bir plân üzerine yapılan ve bugün 56 m yüksekliğinde bulunan kulenin 156 yıl önceki resimlerinde sivri bir külâhı olduğu ve dört tarafında çıkıntılar bulunduğu görülmektedir. Kule, 1582’de rasathane yapılmak üzere düzenlenmiştir. 1794 (H.1208) yılı Zilhicce ayının 28. günü Cumartesi gecesi kule kapısının yakınındaki fırında başlayan yaygında kule tamamen yanmıştı. 1795’te Üçüncü Selim tarafından tamir ettirilen evler yeniden yanmış ve İkinci Mahmut zamanında tekrar tamir ettirilmişti. Son olarak 1875’te tamir edilen kule, bugünkü şeklini almıştır. Kulenin çanaklığına 195 basamakla çıkılır. Yakın tarihe kadar özel bayraklarla yangın ihbar görevi yapan kule, bugün turizm tesisi olarak kullanılmaktadır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.