Meis Adası’nda Türk izleri...

A -
A +
 
Meis Adası "Oniki Ada" içerisinde Anadolu kıyılarına en yakın olan adadır. Kaş kıyısına beş mil gibi çok yakın bir mesafede bulunur. Çevresi on beş mil olan adanın güzelliği pek hoştur.
Meis Adası’nda Osmanlıların yaptığı havuzlar, bir cami ve bir de sarnıç bulunmaktaydı. Ahmet Kemal 1915’te yazdığı kitabında bunlardan özetle şöyle bahsetmektedir.
Havuzlar: Meis Adası’nda mevcut çukurlar, Anadolu’dan adaya göç eden Zeynel, Abidin, Mehmet, Mustafa, Ömer ve Kaptan ağalar tarafından bir hayli para harcanarak havuzlar yapıldı. Bu havuzlar ada halkının su ihtiyacını önemli ölçüde karşıladı. Ancak Yunanlıların adayı işgalinden sonra bu hayrat, mahalli Hristiyanlar tarafından gasbedilerek bir kısmı da intikam maksadıyla yakılıp yıkıldı.
Cami: Adada bir de cami-i şerif vardır. Anadolu’dan göç eden Osman Ağa adında bir zat, adada Müslümanların çoğalması sebebiyle bir cami-i şerife ihtiyaç olduğunu görerek, bu hayırlı işe başlamak için teşebbüs etmiş ise de, Hristiyanlar bir müddet buna engel olmaya çalışmışlar. Bunun üzerine Osman Ağa camiye yetecek kadar taşın okka ile satın alacağını Hristiyan halka bildirmesi üzerine, caminin inşaatına başlanarak altı ayda tamamlandı. Caminin uzunluğu dokuz ve eni sekiz metre seksen santim, yüksekliği de on metredir. Yapım tarihi 1756’dır. Cami-i şerifin inşasını müteakip gelir sağlamak üzere birkaç da dükkân yapıldı. Bu dükkânlardan alınan kira ile imam ve müezzinlerin geçimleri sağlandı.
Sarnıç: 1860 senesinde adaya gelen Kayserili Ahmet Paşa, cami-i şerifin avlusuna su ihtiyacını karşılamak için bir sarnıç yaptırdı.
Sarnıcın kitabesinde şu yazı vardır:
“Cezayir Valisi Ahmet Asaf, bu güzel hayrat ile kalben güzel bir esere sahip oldu. Dualar edip cihan padişahı Abdülmecid Han’a, medh ve sena ederek gel iç temiz suyundan. Bu Sarnıç Allah’ın rahmetini çekmeye vesile oldu. Sene 1276 (1860)” [Kaynak: Oniki Ada-Prof. Dr. Cemalettin Taşkıran]
            Numan Aydoğan Ünal
 
 
 
ŞİİR
 
 Anadolu kokuyorsun
 
Kütahya'da ovalardan
Anadolu kokuyorsun.
Domaniç'te yaylalardan
Anadolu kokuyorsun.
 
Eskişehir Afyon gibi,
Balıkesir Bursa gibi,
Ordu Rize Konya gibi,
Anadolu kokuyorsun.
 
Yediveren güller gibi,
Bir lavanta kekik gibi,
Leylak gibi zambak gibi,
Anadolu kokuyorsun.
 
"Nöbetçi" der: Şehirlerde
Bizim köyde vadilerde,
Bin rakımlı tepelerde
Anadolu kokuyorsun.
 
 "Nöbetçi Şair"-Şahin Ertürk
 
 
 
DÜNYANIN BİR UCUNDAN...
 
GANJ NEHRİ: Hindularca kutsal kabul edilen Hindistan’da bir nehir. Dünyanın en büyük nehirlerinden biri olan Ganj Nehri'nin uzunluğu 2700 kilometredir. Himalaya Dağları'nın güney yamaçlarından doğar, Hint Okyanusu'nda Bengal Körfezi'ne dökülür. 975.900 km2lik havzaya sâhiptir.
Ganj, Hindistan için hem bereket kaynağı, hem de tabii felâketlerin sebebidir. Himalayalarda karların erimesiyle başlayan nehrin taşması, muson yağmurlarıyla artar. Bengal Körfezi'ne döküldüğü yaklaşık 80.000 km2lik deltası kısmen pirinç tarımı yapılmasına rağmen sayısız bataklıklarla doludur. Bu bataklıklar ülkede sık görülen sıtma ve kolera gibi salgın hastalıkların kaynağıdır. Buna rağmen, gerek deltasında, gerekse suladığı diğer ovalarda yapılan tarım, Hindistan’ın can damarı sayılır. Bu bakımdan Nil, Mısır için ne ise, Ganj da Hindistan için odur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.