Çivileri sökmeye var mısın?

A -
A +
Kendini frenleyemeyen bir karaktere sahip olduğunu kendisi de kabul ediyordu. “Elimde değil, karakterimi ben de beğenmiyorum” diyordu... Bir gün kendisine yardımcı olmak isteyen psikolog dedi ki: “İstersen kendini kontrol altına alabilirsin... Mesela ne kadar tartışma yaşarsan, bir tahtaya o kadar çivi çak!” Delikanlı ilk gün beş tane çivi çaktığını saydı. Çok şaşırmıştı... Sonraki her gün çaktığı çivinin sayısını azaltmak için çaba sarf etmeye başladı. Ne zaman kavga edeceği bir durum olsa, aklına hemen çakacağı çivi geliyordu: “Bu kavga tahtaya bir çivi daha demek olacak. Öyleyse vazgeçeyim…” diyordu. Her gün biraz daha, biraz daha azalta azalta bir gün akşam tahtanın başına geldiğinde hiç çivi çakacak hareket yapmadığını gördü. Sevindi. Çok mutlu oldu. Psikoloğa gidip müjdeyi verdi. Psikolog delikanlıyı tebrik etti. Ardından dedi ki: -Sana bir teklifim daha var... Şimdi de bu tahtaya çaktığın çivileri tahtadan sökmeye var mısın? -Nasıl olacak? -Hani her yaptığın kavga için bir çivi çakıyordun ya… Şimdi her vazgeçtiğin kötü karakter için, tahtaya çakılmış bir çiviyi sökeceksin. Bu öneri de gencin hoşuna gitti. Genç onu da uygulamaya başladı. Her akşam ikişer üçer beşer arta arta çiviler sökülmeye başlanmıştı. Öyle ki tahtadaki çiviler çakıldığından daha çabuk sökülmüştü. Delikanlı bu sevincini de psikoloğa gidip paylaştı. Psikolog bu konuda da delikanlıyı tebrik ettikten sonra hatırlatmasını yaptı: -Tabii dikkat edersen çektiğin çivilerin yerinde ister istemez izleri kaldı, dedi. -Bu ne demektir? -Arkadaşınla iletişim kurduğun her kimse ile yaptığın her hata veya kavga, onun gönlünde bir yara bir kırılmışlık bırakacaktır. Bu da gönülde açılan delik demektir. -Ne yapmam gerekiyor hocam? -Gönüllerde yeni delikler açmaman gerekiyor… Gönülleri tamir etmen gerekiyor. Hakkını aldığını düşündüğün kimselerle gidip helalleşmen gerekiyor. Gönül kırmak o kadar tehlikeli ki, bunu Yunus Emre mısralarında bakın nasıl dile getirmiş: “Bir kez gönül yıktın ise, bu kıldığın namaz değil/Yetmiş iki millet dahi, elin yüzün yumaz değil.”            Taha Uğur Türkmen-Ankara     ŞİİR       Uzun çizgiler arasında...   Uzun çizgiler arasında, Satırbaşı yapmış cümle duygular. Geceleri hortlayan aşkların çevresinde, Selamsız asi ruhun bedeninde, Dik yokuşun başında, Kaldırımların göğsündeyim.   Bağrındaki mukaddeslerin hatırına Göz yumuyorum devasa plazalara. Türkü bilmeyen cazın telinde, Harbi sevdaların darağacında, Kokuşmuş duygularla iç içe, Uzun çizgiler arasındayım sevgili.   Anneleşmiş çınarı, ergen servileri bırakıp Menekşelerle avunuyorum sevgili. Ormanım, meram, dağlarım… Pınarsız bağrım, solgun ruhum, Değirmensiz katığım, açım! Uzun çizgiler arasındayım sevgili.   Yüreğimde soba, üstünde kestane, çay… Kuzinedeki kömbeyle hayalen cilveleşirken, Geride bıraktıklarımla üşüyorum. Zamana esir verdiklerimle baş başa Ezelimden uzak, eğreti çarkın içinde Uzun çizgiler arasındayım sevgili.   Yıldızları kayıp göğün, Şatafatlı gölgesine beleniyorum. Çekici güçlü, çokça gaddar, Camdan, ışıktan, beton ruhtan oluşan, Mavi tavana değen kıyametin içinde Uzun çizgiler arasındayım sevgili...               Yazan: Sevgi Korkusuz     UNUTULMAZ GÜNLER   1 EKİM DÜNYA ÇOCUK GÜNÜ: Çocuk anne karnında nasıl ki o bedenin bir organı idiyse ve bu organın başka bir vücut tarafından beslenmesi nasıl mümkün olamazsa doğduğu anda da onun kokusundan başka hiçbir koku o minicik bedeni korku ve endişeden uzaklaştıramıyor. Anne şefkati ve sevgisinden uzak kalarak büyüyen bir çocuk da ne enteresandır ki büyüdüğünde kendi öz annesine karşı içinde, o istenen duyguyu artık yeterince hissedemiyor. Çünkü onu o anne doğurmuş olsa bile onun şefkatli kollarında yetişmemiş oluyor. Sabahleyin giderken yanağına bir öpücük kondurmak, akşam işten gelirken kreşten alıp öpüp koklamak bu başarıyı sağlamaya yetmiyor. Dahası çocuk ister istemez kendini yetiştirmekte olan başka anne veya kadının veya bakıcının huylarını, karakterini de bilinçsizce kopyalamaktadır. Anne olmak hayatın hem en zor hem en zevkli ve de en kutsal olan bir mesleğidir. (Uz. Psikolog Erdinç Üstündağ)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.