Bahçedeki ceviz ağacı…

A -
A +
 
Biz Türklerde yaşamakta olan bir ağaç kültü vardır. Özellikle kayın, meşe, çam, kavak ve katran ağaçlarının özel yeri bulunur hafızalarda... Tahtacıların, Yörüklerin, Kıpçakların ağaca olan hürmetleri, geçmişle ve atalarıyla bağ kurdukları bir yol olarak uzanır önlerinde. "Meyve veren ağaç taşlanır." "Ağacı seyreden ormanı görmez." "Ağaçlar ölmeye yukarıdan başlarlar ama köklerinden yıkılır."... Böyle sözler hep bu topraklardan doğmuştur asırlardır.
Çocukluk ve gençlik görüntülerimin içinde sıkışıp kalmış ağaçlar var.
Kalamış'taki çitlembik ağacı, gençliğimizin anılarıyla beraber çekip gitti. Aynı onun gibi olup Bostancı köprüsüne çıkan yolu ayıran ise, endişeli ve solgun gözükse de duruyor şimdilik yerli yerinde.
Moda’da kedi gibi gövdelerine sürünerek serpildiğimiz, akşam gölgelerine sığındığımız ağaçların bazıları tutunmaya devam ediyorlar dik yamaçlara.
Yoğurtçu parkının şahitleri, derenin iki kenarına dizilen soydaşları artık olmasa da, eminim yine gözlüyorlardır olan biteni. Fenerbahçe burnundaki çamlar, meşeler, çınarlar direniyorlar akıp giden zamana... Bahariye İlkokulu bahçesindeki koca çam hâlâ gülümseyerek dinliyor çocuk cıvıltılarını... Altında üniversite okuduğumuz Beyazıt’taki sahaflar çarşısı çınarı da yerli yerinde, Sultanahmet'e çıkan yokuşun başında duran cihan pehlivanı da...
Beşiktaş'la Ortaköy ve Dolmabahçe arasındaki yolları donatan asırlık kolyeler yemyeşil çok şükür. Ama sokak aralarındaki dev incirler, ıhlamurlar, iğdeler, kayınlar, çamlar yenildiler yerlerine dikilen apartmanlara. Canan sokakla, Halil Ethem'in birleştiği köşede, üzerinde oynayıp, altında gece yarılarına kadar bekleştiğimiz büyük dut ağacı da artık yok... Kim, ne zaman, neden kesti bilmem. Oysa ben onun üzerine tek bir çizik dahi atmamıştım…
Bir kentin ağaçları azalır çoğalır... Bu başka bir şeydir. Ama mevcut ağaçlar birer birer yok olurlarken biliniz ki, dedelerinizin, babalarınızın, annelerinizin el izleri, uysal sevgileri ve dallara tutunup kalmış kahkahaları da yitecektir sonsuza dek.
Ve sonunda, ağaç tepelerinde oynayan kırlangıç kanatlı çocukları da görmüyorsanız eğer, anlayın ki çoğu şey değişmiştir hüzün saklı ağaçlar gibi; insanlar da…
            Hakan Kınay-İstanbul
 
 
 
ŞİİR
 
             Kimsin sen?
 
Doğruyu bildiği hâlde yanlışı tercih eden…
Söylenen sözlerin bir hükmü kalmadığında,
Yazılan ya da çizilenlerin artık işlemediğinde ruhuna
Hiçbir şey istemediğin zaman, nasıl bir zamandır artık?
Üzülecek ya da sevinecek bir şey kalmadığında,
Mutluluğu aramadığında artık,
Tam olarak neredesin sen?
Hiç…
Ben bastığım toprağın üzerindeyim,
Altında hanlar, saraylar, sultanlar gördüm.
Dursun diye zaman, yelkovanın izindeyim.
Ben sevgimi yüreğime katıp da hayallerim büyürken
Bir başka ben, bir başka göz, bir başka ruh belirdi.
Tek bir noktadan dağılıp genişlerken evren,
İçimde benden başka benler belirdi.
Kimsin sen?
Ettiği yeminleri bozarak kendine zulmeden,
En sevdiğinin yanından kovulup da giderken,
Ardında bıraktığın her şey anlamsız,
Önünde kalanların hepsi manasız
Bir sevgi çıkmazıydı bu sokak,
Verdiğin, geriye kalmış tek bir söze inanarak,
Yazdım, yazıyorum, yazacağım...
 
                Tunahan Dağaşan
 
 
 
UNUTULMAZ ESERLER
 
LALELİ CAMİİ: Sultan III. Mustafa Han zamanında yapılan, sanat değeri büyük bir câmi. 1763 yılında bitirildi. Kemerler üzerine kurulan bu ibadethaneyi, Mehmet Tâhir Ağa yaptı. Merkezî kubbe sekiz sütuna dayalı kemerler üstünde olup altı yarım kubbe ile çevrilidir. Câminin iç duvarı somaki mermerlerle kaplıdır...
Yapım tarzı ve konuluş şekliyle ayrı bir özelliği olan 105 penceresi vardır. Hünkâr mahfili sol taraftadır. İç avlusunda kemerler, esas yapıda olduğu gibi kendini gösterir. Burada, 16 sütuna dayalı 18 kubbe bulunur. Ortada sekiz sütunlu şadırvan vardır. 1765 depreminde zarara uğrayan câmi, 1783’te tamir edildi. Bundan sonraki senelerde tamirat görmüş ve 1958 yol yapımı zamanında cümle kapısı geriye doğru çekilmiştir.
Câminin etrafında imaret, sebil, türbe, muvakkithane, han, hamam ve dükkânlar vardı. Câmiyi yaptıran Sultan III. Mustafa Han'ın türbesi, güney yöndeki dış kapı yanındadır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.