Nereye gidiyoruz?

A -
A +
  Biz nereye gidiyoruz? Nedir bu dünyada en iyi olma gayesi? Ya da sürekli bunalım, depresyon hâli niye? “Herkesten öne çıkmalısın”, “markalaşmalısın”, “sen bir tanesin sen çok özelsin…” Bunlardan herhangi biri olmadığı zaman da depresyonun dibine vurup “bunalımdayım”, “ben mahvoldum”, “benden bir şey olmaz” muhabbetleri… Buna benzer birçok örnek, birçok soru bulabilirim sizlere. Ama önemli olan bu sorunların hepsinin aynı kapıya çıkması... Hep birlikte düşünelim mesela. Sizce de dünyada hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamıyor muyuz? İşte bu sorunun cevabını biliyorum. Elbette evet. Beklentilerimiz çok yüksek. En basiti olaya dünyalık günlük hayattan bakalım. Bir arabamız var ve fazlasını istiyoruz. Düşük model diye bir fazlasını istiyoruz isterken var olduğuna sevineceğimize “neden düşük model?” diye üzülüyoruz. Elimiz ayağımız sağlığımız yerinde olduğu için yürüyebildiğimize şükredip sevinebilecekken, neden başkalarının arabası var da benim yok diye üzülmeyi tercih ediyoruz… Oysa yatakta gözleri pencerede iyileşip yürüyeceği günü bekleyenleri hiç aklımıza getirmiyoruz. Hatta bir daha yürüyemeyecek olduğu hâlde yaşama sevinci arayanları… Asıl dünyaya gelme amacımızı dünya telaşesinden unutuyoruz. O kadar yozlaşıyoruz ki geleneklerimizden, göreneklerimizden, mahalle yaşantımızdan en önemlisi de dinimizden uzaklaşıyoruz. Benliğimizi yavaş yavaş kaybediyoruz. Dua etmeyi unutuyoruz, insanın önemli bir varlık olduğunu unutuyoruz, kendimizi, çiçekleri, komşularımızı, akrabalarımızı, hayatı sevmeyi unutuyoruz. Ve işte kötüsü bunların yavaş yavaş yok olduğunun farkında bile değiliz. Artık kendimize gelme vakti değil mi? Özümüze dönme vakti çoktan geçmedi mi? Bu vesile ile artık özümüze dönelim, hayatı sevelim, dinimizin gereklerini, emirlerini yerine getirmeye gayret edelim. Benliğimize sarılıp onu sımsıkı tutalım. O zaman yazımı da çok sevdiğim şöyle bir söz ile noktalayayım. “Bizim mutsuz olmamızın tek sebebi içinde bulunduğumuz durumun hayat boyu devam edeceği düşüncesidir. Oysa dertler geçicidir, konaklayıp giderler...”           E. Uysal     ŞİİR            Fayanstaki yüz   Çatıya çıktığımda bırakmıştım simgelerimi Öylesine çıkış değildi bu Belki de bizzat kendimden çıkışımdı. Ben, nefesimi tuttuğum odadaki fayanslarda Kendimi görmekten korktum. Tüm renklerimi saldım içtiğim suya Gürültülere başkaldırır oldum. Ben ne oldum? Enkazın altındaki nota ulaşamadım Önemli bir çağırı idi benim için, Hangi zaman dilimindeydim ben? Geçmiş sandığım gelecek miydi bu hissettiğim Bu öyle bir duyguydu ki… Bütün hislerin birleşmiş tüttürdüğü dumandı. Bunlar gitgide bana acınası fazlalık oldu Yük vardı, omzumdaki anılardı bu yük, eminim. İyi olmak ne zaman bana yük olduydu İnceldim geçen vakte, sığamadım Kabul edilmedim ben o tarafa, Kalelerden nefret eder gibiydim. İkamet ettiğim yere ihanet olarak Ne ikinci çevirişte açıldı o gürültü, ne beşincide. Bilirsiniz, ben o tarafa hiç kabul edilmedim İncelmiş kaçak bir sığıntıydım o vakitte Ben, beni hiç kabul edemedim, Bunların ardı sıra gelen depreme, Hoş geldin dedim.             Beyza       DÜNYANIN BİR UCUNDAN   AÇE DEVLETİ: Hint Okyanusu’nun doğusundaki Sumatra Adasının kuzey kısmında, Cihan Şah'ın liderliğinde kurulan bir İslam devleti... Açe Devleti'nin bulunduğu Sumatra Adası, eskiden beri ticaretle uğraşanların uğrak yeri idi. Açeliler Hintli bir Prens tarafından idare edilirlerdi. Miladi 12. ortasında Açe’de İslamiyet yayılmaya başladı. Şah Cihan’ın 1205’te Açe Sultanı olmasından sonra ise Açeliler, gruplar hâlinde Müslüman oldular. 1876-1877 Osmanlı-Rus Harbinde (93 Harbi) yenilen Osmanlı Devleti'nin eski gücünü kaybetmesinden cesaret alan Hollandalılar, 1877-1881 yılları arasında Açe’yi tamamen işgal ettiler ve binlerce Müslümanı şehit ettiler. Buna rağmen Hollandalılar, hiçbir zaman Açelilere tam anlamıyla hâkimiyetlerini kabul ettiremediler. Açe, bugün Endonezya Cumhuriyeti'nin bir parçası durumundadır...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.