Tarihi sevdiren adam -1-

A -
A +
"Milletimize tarihi sevdiren adam" olarak bilinen ünlü yazar, usta kalem Yavuz Bahadıroğlu müstear ismiyle bilinen Niyazi Birinci ağabeyimizi 21 Ocak Perşembe günü rahmet-i Rahmana uğurladık...
Kendisiyle üniversite yıllarımda yüz yüze görüşme fırsatı bulduğum entelektüel bir şahsiyetti. İstanbul Yenibosna’da beraber kahvaltı yapıp sohbetler yapmıştık. Yazdığı tarih romanlarıyla olsun, yaptığı radyo konuşmalarıyla olsun, verdiği konferanslarla olsun bizim neslimiz üzerinde büyük tesiri olan bir yazarımızdı. Toplumumuzda tarih bilinci oluşması konusunda büyük hizmetler yaptığı aşikârdır. Yeri doldurulmaz bir kalemdi. İlk olarak “Sunguroğlu” ve “Buhara Yanıyor” romanlarıyla çıkış yapmış ve bu romanlar toplumumuz tarafından çok sevilmişti. Sonrasında yazdığı onlarca roman neslimize tarihini öğretti. Akıcı ve sade bir dili vardı. Sürükleyici bir anlatımla bize Osmanlı padişahlarını öğretti. Dergilerde yazdığı makaleleri de çok güzeldir. O sadece yazarak değil aynı zamanda radyolarda konuşarak, konferanslarında sohbet ederek de büyük hizmetler yaptı.     
Muhafazakâr bir gelenekten geliyordu. Yerli ve millî diye tarif edilebilecek bir aydınımızdı. Milletimize manevi köklerini, mukaddes değerlerini, kültürel geçmişimizi ve medeniyetimizin tarih sırlarını durmadan anlattı. Osmanlı’nın torunları olduğumuzu romanlarındaki cümleleriyle âdeta haykırdı. Son kitaplarından birisine de “Biz Osmanlıyız” adını vermesi çok manidardır. Tam bir dava adamıydı. Millete hizmet eden bir ömür yaşadı. Roman ve hikâyeleri ile bize tarihimizi öğretti. Öğretirken sevdirdi. Tarihimizi sevdirerek bizi bilinçlendirdi...
1945’te Rize’nin Pazar Hisarlı köyünde dünyaya geldi. Babası gemi kaptanı ve annesi ev hanımı olan bir ailenin çocuğuydu. Ortaokulu 1960 yılında bitirdikten sonra gemicilik, balıkçılık, çay eksperliği gibi işler yaptı. 1971 yılında İstanbul’da muhabir olarak gazeteciliğe başladı. Çeşitli gazete, dergi ve şirketlerde yönetici olarak çalıştı. Yeni Asya ve Yeni Nesil gazetelerinde röportaj, fıkra, araştırma ve inceleme yazıları yazdı.
     Cüneyt Aybey/Turgutlu
 
 
ŞİİR
 
          HAYALLER
 
Ne hesaplar birbirine uyuyor,
Ne kitaplar aynı şeyi yazıyor,
Ne düşünürsen de düşün olmuyor,
Hayallerin inan gerçek bulmuyor.
 
Bazen hayaller kurarsın boşuna,
Kaderin de gitmezse de hoşuna,
Yazılan ne ise gelir başına,
Daha niye hayaldesin boşuna.
 
Dün sanki bütün her şeyler senindi,
Bugün hiçbir şey umurunda değildi,
Sağlık yoksa neye yarar neyindi,
Hiçbir şey de gözüne görünmedi.
 
Kaderde ne varsa onlar oluyor,
Zaman öyle ya da böyle doluyor,
Sonumuz hayır olsun inşallah,
Korusun bizi bu dünyada Allah.
 
           Mücahid-i Erzincanî
 
 
 
UNUTULMAZ KELİMELER
 
 
MUĞLAK ve MUALLAK: Bu iki kelime yazılış olarak birbirine çok yakın olduğu için bazen anlam bakımından karıştırılmaktadır. Bu sebeple bu iki eskimez kelimenin anlamlarını yazalım...
Bu iki kelime de anlam olarak birbirine benzer hatta birbirinin yerine de kullanılır ama anlamları aslında farklıdır. Muğlak kelimesi Arapça bir sıfat olup galak kelimesinden gelmektedir. Birinci anlamı kapalı, kilitli, ikinci anlamı çapraşık, anlaşılmaz. Arapçadaki asıl manası ise “kapanmış, kapalı" demektir. Halk arasında kullanılan anlamı ise net olmayan, kesin olmayan demektir...
Muallak kelimesi ise Arapça alaka kelimesinden gelmektedir. Askıda, henüz hakkında karar verilmemiş, henüz hallolmamış, havada duran, sürüncemede kalmış bir iş gibi anlamlara gelmektedir.
Muğlak kelimesi net olmayan, muallak kelimesi arada kalan gibi anlamlarda kullanılmaktadır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.