İnsan ve hayvan

A -
A +
Nankörlük kedide de değil köpekte de. Kediler herkesin elinden beslenir, çünkü rızkının o insanlar vasıtasıyla Allahü teâlâdan geldiğini bilir. Köpek ise sadece sahibinin elinden beslenir, o da sahibinden geldiğini bilir. Burada nankörlükten kasıt, sadakattir. Kedi,  Allahü teâlâya (asıl sahibine), köpek ise sahibi bildiği insana (minnet duyduğu kişiye) sadıktır. Eshâb-ı kehfin köpeği Kıtmir'in cennete girecek hayvanlar arasında olduğu bildirilmiştir. Kedilerin ise hep dört ayak üstüne düşmesi, sırtının yere değmemesi demektir. Bu da Peygamber efendimizin, (aleyhisselam) kedinin sırtını okşamasındandır. Bu yüzden de, hayvanlar arasında kedinin ayrı bir yeri vardır. Bütün hayvanları sevmeli, incitmemeli. Zira onlar, Allahü teâlânın sessiz kullarıdır. Rabbim onlara da zulmedenlerden hesap soracaktır. Ancak; öldürülmesi caiz olan bazı zararlı hayvanlar vardır. Akrep, yılan gibi zehirli ve fare gibi zarar veren hayvanların, eziyet etmeyerek, öldürülmesi caizdir. Eziyet işkence demektir ve bunu hangi canlıya olursa olsun uygulamak haramdır.
Dünya üzerinde de, tüm kâinatta da Allahü teâlânın kurduğu muazzam bir sistem vardır, devam etmektedir. Bütün beşeriyet her ân Allahü teâlâya muhtaçtır. Yabani hayvanlar etçil ve birbirlerine yem olurken, bazı hayvanlar otçuldurlar. Yabani hayvanların bile tabiata çeşitli faydaları vardır. Etinden ve sütünden istifade edilen besili hayvanlar var ve hepsi bu sisteme dâhil yaşamaktadırlar.
Bitkilerin bile bu sistemde yer aldıkları, mevsimsel değişimlere uğrayıp tekrar canlılık kazandıkları herkesin malumudur. Kâinatta bir tek kum tanesi bile başıboş değil, her şey bu sisteme bağlıdır.
Ahir zamanda insanların hayvanlar gibi hayvanların da insanlar gibi yaşayacağı bildirilmiş olup misallerine her tarafta rastlanmaktadır. Bir tarafta, kıyafeti olmadan soğukta titreyerek yaşamaya çalışan insanlar var, diğer tarafta tabiatına aykırı şekilde insan gibi giydirilen, hatta insandan daha fazla kıymet verilen çeşitli hayvanlar var. Hâlbuki Rabbimiz, insanı en üstün varlık olarak yarattı. Ancak ne yazık ki; hem dünyaya, hem insanlığa en büyük zararı yine insan veriyor. Rabbim, cümlemizin akıbetini hayretsin inşallah.
         Ahmet Sinan Arvas/Beylikdüzü
 
 
 
ŞİİR
 
                 MESCİD-İ AKSA
 
Yine zulüm ve dehşet, "yevmi nekbe" her sene!
Göz görmez; kulak sağır, insafla dinlesene.
“Hatırlayıp geçmişi; Endülüs’e gitsene.”
Sana kefen biçmişler, kutlu Mescîd-i Aksa.
Dağıtır tuzakları, ceddim yerinden kalksa.
 
Başına yeteceksin, zulmün dur durak bilmez.
Bu düzen böyle gitmez, Filistin sana kalmaz.
Kudüs kana boyanmış, devran hep senden olmaz.
Senden vaz mı geçmişler, yaslı Mescîd-i Aksa?
Tel-Aviv yere batar, sular yolundan aksa.
 
Şehit ana-bebeler, yetimler feryat eder.
Şehitlerine baba, tevekkülle hamd eder.
Kana doymaz Yahudi, durmaz dem de bu dem der!
Seni benden çalmışlar, garip Mescid-i Aksa.
Peygamber-i zîşânın, şark ordusu bir çıksa.
 
Saklanıp gizlense de, taş ardında hainler,
“Ardımda bir çıfıt var, deyü çağırıp ünler.”
Düşünesin bunu da, gelecektir o günler.
Daha çok mu hasretlik, söyle Mescid-i Aksa?
Tükeniyor tahammül, dirilişin uzaksa!
 
                   İbrahim Saygılı-K. Maraş
 
 
 
ENTERESAN BİLGİLER
 
ETİMOLOJİ: Kelimelerin köklerini, hangi dile ait olduklarını, ne zaman ortaya çıktıklarını, ilk olarak hangi kaynakta kayıt altına alındıklarını, ses ve anlam bakımından geçirdikleri dönüşümleri inceleyen dil bilimi dalıdır.
On dokuzuncu yüzyıla kadar etimoloji, kelimenin aslını vermekle sınırlandırılmıştır. Daha sonra etimoloji bir kelimenin çeşitli lisanlardaki benzer diğer kelimelerle olan ilgisini de araştırmıştır. Etimoloji yoluyla, kültürlerin gelişmesini ve birbirine olan etkisini anlamak mümkündür. Fakat bu işte bir dilin iç ve dış tarihini hakkıyla bilmek gerekir. Bir dilin iç tarihi kendi içindeki gramer değişiklikleri ve gelişmesi ile ilgilidir. Dış tarihi ise diğer dillerle olan münasebeti olup onlardan yaptığı alışverişlerdir. Bu itibarla kelimelerde meydana gelen değişiklikleri üç grupta toplamak gerekir:
1) Her lisan diğer dillerden kelime alarak, önceden kullanılan kelimeler atılır veya kullanım sahaları daraltılır. 2) Kelimelerin şekillerinde değişiklikler meydana gelir. 3) Kelimelerin anlamları değişir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.