Mor saplı diş fırçası -2-

A -
A +
Minik Nuran kirli sudan mikrop kapmış ve hastalanmıştı. Hastaneye götürüp ilaç almıştık. Kızım Nuran dedesinin kucağında hastaneden çıkarken sordu:
-Sen de küçükken elini yüzünü hep yıkadın mı dedeciğim?
-Yıkadım kızım… Tabii yıkadım… Hem biliyor musun “Sevgili Peygamberimiz temizlik imandandır” buyurmuştur.
Dedesi, Nuran’ın saçlarını okşadı:
-Bundan sonra benim güzel torunum da sabahleyin kalktığında elini yüzünü yıkayacak, dedi.
Eve geldiğinde Nuran’ın ilaçlarını içirmeye başladım. Biliyordum bu gece ateşi çıkacaktı. Ama 24 saat sonra antibiyotik etkisini gösterecek ve kızımın ateşi düşecekti… O geceyi minik kızımın başucunda geçirdim. Ateşi çıktıkça soğuk tülbentlerle alnına ve ayaklarına ıslak bez koyup ateşini düşürdüm.
İkinci günü öğleden sonra Nuran kendine gelmişti. Şimdi o neşeli cıvıl cıvıl hâlini yeniden yaşayacaktı. Eğilip kulağına fısıldadım:
-Şimdi sana bir sürprizim var.
Nuran çok sevindi:
“Yaşasın!” dedi. Minik ellerini çırpıp sürprizini merak etti. Birlikte banyoya gittik. Banyo dolabını açtım. İçinden bir küçük diş macunu tüpü çıkardım:
-Al bakalım tatlım. Bak bu da senin… Bak bu diş macunu.
-Diş macunu mu? Ne kadar güzel? Yaşasın!
-Baaak, bir de bunun diş fırçası var. Gördün mü?
-Aaa yaşasın… Benim diş fırçamın sapı da mor…
Nuran’ın saçlarını okşadım.
-Elbette kızım. Sen mor rengi seviyordun ya… Onun için sana da mor olanı aldım. Ablan da pembe rengi seviyordu. Ona da pembe rengi aldım.
Nuran hemen fırçayı alıp ağzına götürecekti. Göz göze geldik. Büyük insan gibi anlamıştı bakışlarımdan. Dedi ki:
-Yine mi hastalanırım anne?
Gülümsedim:
-Hayır hastalanmazsın… Ama hastalanmamak için önce ne yapıyorduk?
Nuran tekrarladı.
-Ne yapıyorduk?
-Önce elimizi yüzümüzü yıkıyorduk. Sonra da besmelemizi çekip kahvaltımızı yapıyorduk… Ya da yemeğimizi yiyorduk. Değil mi?
         Gökçe Arslan-Öğretmen
 
 
 
 
ŞİİR
 
         Kıymetli Gül-i Râ'nâmıza
 
Derûni bakışlarla, bizleri kendine bağlayan
İmân-ı hakikimiz için, gece gündüz çabalayan,
Lâl olan dilleri, Rabbimin izniyle çözdünüz birer, birer..
Vusûle erdirmek için, siz yüce gönüllüler.
 
İçimizi aydınlattınız, îmân nuruyla,
Nûr-i çeşm-i, gönül bağımızın nadide gülü
Asfiyâ, hepsi sizde hemhâl olmuş
Nahiflik, züht ve takva ehli sultanımız.
 
Ne büyük bir ihsansınız biz âciz kullara. 
Ecr-i cezîl var, sizlere tâbi olanlara...
Mevlâmıza hamd ü senalar, olsun.
Ey! Kıymetli Sultanımız, sene-i tevellüdünüz mübarek olsun.
 
             Müberra Önder-Kahramanmaraş
 
 
 
KISA KISA...
 
PRATİK BİLGİLER
 
İlikler: Ne kadar dikkatli de olunsa yıkama, iliklerin az çok bozulmasına yol açar. İşte buna fırsat vermemek için, düğmeli şeyler, açık değil de ilikledikten sonra yıkanır. Böylece iliklerin genişleyip, uzamaları önlenmiş olur.
İpekli kumaş: İpekli kumaşları yıkarken suya her litre için 25 gram karbonat katılırsa kumaşın rengi daha parlak olur ve karbonat aynı zamanda kumaşın çekmesini de önler.
Kadife kumaş: Sofra tuzu ile ovulan kadife kumaş parlaklık kazanır.
Porselen tabakların bakımı: Porselen tabakların parlaklıklarını kaybetmemeleri için kullandıktan sonra bulaşık olarak bekletilmemeleri, çabuk yıkanmaları tavsiye edilmektedir. Sabun ve sıcak suyla yıkamak en iyi yoldur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.