'Cahilizm’i tanıyalım -1-

A -
A +
“Hayra destek saltosu atılan yerlerde cahilizm var mıdır?” diye bir soru geldi mail adresime. Olmaz mı hiç! Şöyle tanırsınız onları;
Derneğin işini görmekten ziyade kendi işlerini görmeyi önceler. İşlemeli isimlikler, adının yazdığı gösterişli bardaklar, özen ve itinayla yontulmuş odunlardan oluşan masa ve sandalyelerle karşımıza çıkar. “Yahu ne gerek var bu kadar lüzumsuzluklara” dediğinde, aynı cevabı burada da duyarsın; “canım herkes yapıyor...” İşte bu söylem 'cahilizm’in söylemidir. Onun için faydalıysa, meşruluk kazanması gerektir. Odasını, sandalyesini, kaşesini, isimliğini, oda kapısının kolunu bile mübalağa etmeye yer arar. O dernek miras değil onundur âdeta ve orası evreni, galaksileri ve yıldızları kontrol ettiğini düşündüğü yerdir. İşi olsa da olmasa da hep işi vardır, hep yoğundur ve bitmek bilmez iş tempoları vardır. 
Ayda bir denk gelse de çok yoğundur. Bu yoğunluğu da fotoğraf bürokrasi ile tesciller. Öyle ki; “cahil’us”, malayani olan ne varsa yüceltir gözünde mübalağa eder. Takım tutar gibi tutar ve bırakmaz kendisini. O ve yüce kendisi vardır evrende. Besin kaynağı ne süttür ne de ekmek. Biraz övgü, iltifat olmadan yitirir kendisini.  Adaletin hamasetini yaparken aklına gelmez Hazreti Ömer’in adaleti, kavrayamaz çünkü...
Velhasıl, onlarla uğraşmak arkeolojik araştırma yapmak gibidir. Eşeledikçe ya büyük bir hayal kırıklığı ya da koca bir şaşkınlık sizi bekler. Ama bu yaşananlar gerçek olanlardır ve gerçekle yüzleşmek, zifiri karanlık bir odadan güneşli, apaydın bir ortama adım atmak gibidir.
Daha açık ifade ile cahilizm nedir mi? Bireyselleşmenin çok ağır ilerlediği topraklar üzerinde yaşadığımız gerçeğini sizler de biliyorsunuz. Bu sosyolojik sorununun; bireysel, özgün düşünemeyen zihinlerin ise kuracağı ilişkilerin sokak jargonu dolayısıyla kafa-göz iletişimi olabileceğini yadsımıyoruz yani konuya yabancı değiliz, biliyoruz. Bu iletişim; Sokakta, Tarlada, Okulda, Kamuda, Partilerde, Derneklerde, İş yerlerinde...
Sosyal dinamiklerin olduğu her an her yerde cahilizm yeni egemen olarak zaferini ilan ediyor.
          Erdi Han
 
 
 
ŞİİR
 
   Kurban olayım
 
Kurban kutsal ibadet,
Müslümanlar inandı,
Kestiği kurbanından,
Komşusuna yolladı.
 
Kurban hem bir ibadet,
Hem de bir dayanışma
Uyanık ol Müslüman
İbadetinden şaşma!
 
Komşuyu fakiri gözet,
Sofrasında görsün et,
Dayanışma ruhuyla,
Ne güzel bir ibadet…
 
Süleyman kurban olsun,
Yaratanın yoluna
Affeyle günahlarım,
Kurbanım Rabbim sana.
 
      Süleyman Usta-İstanbul
 
 
 
           KISA KISA...
 
Hissettirmek...
 
İçimde anlam veremediğim bir korku var. Güvenemiyorum kimseye. Sadakat diyorum ve susuyorum... Şu zamanda insanlar o kadar uzak ki bu kelimeden hatta kimse de rastlanılmıyor. Sadakat o kadar önemli ki aslında insana kendini değerli hissettiriyor.  Bu arada tutturdu herkes "hisettirmek " kelimesine neymiş sözcüklerin bir anlamı yokmuş önemli olan hissettirmekmiş. O zaman ne duruyorsunuz hissettirin! Korkusuzca bakın gözlerinin içine söyleyemediğiniz kelimeleri gözleriniz anlatsın ya da hissettirsin... Kısacası birini sevmiyorsanız yanında durmayın, kandırmayın karşınızdakini.  Onun duygularını büyütmesine izin vermeyin. Gidiyorum deyin, istemiyorum deyin ama oyalamayın. Zamanından ve duygularından çalmayın, yıpratmayın.  Sevecekseniz de tam sevin yarım sevgiler değersizdir çünkü...
NAZAR SARICA
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.