Siz mutlu olamazsınız -2-

A -
A +
 
Biz paylaşmayı unuttuk arkadaşlar... Bize bir şekilde unutturdular bu güzel duyguyu…
Biz aynı şekilde yardımlaşmayı da unuttuk... Unutturdular.
Biz komşuluğu, arkadaşlığı, dostluğu unuttuk... Unutmadık, bir kenara ittik.
Biz arkadaşlığı unuttuk…
Düşene bir tekme de biz vurup geçer hâle getirildik. Bunun sonucu olarak hiçbirimizin bir diğerine karşı yüzü kalmadı...
Ve hepimiz çevremizden koptuk, yalnız kaldık... Sonra da yalnızlık sebebiyle telaşa kapıldık.
Sonra yalnızlığımızı gidermek için her birimizin eline birer akıllı cep telefonları geldi… “Oooh dedik… Ne ararsam var… İstediğim konu istediğim müzik istediğim film istediğim fantezi istediğim ne varsa bu sihirli kutucukta var…”
Öyle ki en son yüz yüze bakacak hâlimiz kaldı… Çünkü bir araya geldiğimizde de kafamızı telefondan kaldıramaz oldu…
Bu değirmenin suyu nereden gelecek? Üretmeden tüketmek nereye kadar sürecek?
Şimdi en reel arkadaşımız para… Sipariş ver ama paran kadar, konuş ama paran kadar, eğlen ama paran kadar, al ama paran kadar…
Para ile arkadaş olunca işte böyle oluyor… Paraya koşuyor, paraya sığınıyoruz.  Öyle bir hâle geldik ki, bu mücadelede birbirimizi tepeliyoruz... Çünkü para olmadığı zaman hayattan yok oluyoruz…
Hani eskiden misafirlikler olurdu, taziyeler (başsağlığı dilemeler) olurdu. Hasta ziyaretleri olurdu hani… Ama bu durumda insan mutlu olurdu… Rahatlardı… Gönlü de beslenirdi…
Şimdi hiçbir şey kalmadı hayatımızda manaya dair. Her şey maddiyat… Her şey para… Hele dostlarınız muhtaç olduğunuzu bir fark etsin, derhal sizden uzaklaşıyor...
“Aman bana yük oluverir” diye… Biraz palazlanan arkadaşınız bir bakıyorsunuz sizi artık tanımıyor... Ya da siz, kendinizden geride olana el uzatmaktan âdeta korkuyorsunuz.
İnsan olarak insandan enerji almak onunla dost olmak varken para ile dost olmaya çalışmak…
Ne kadar zavallılık…
Sonra gelsin mutluluk… Hiç kusura bakmayın siz mutlu olamazsınız... Çünkü mutluluk gönülde, vicdanda ve maneviyatta olabilir… Onlar için de insana insan gerekir… Dost gerekir…
      Muhsin Taha Uğur-Ankara
 
 
 
ŞİİR
 
                 ZEVKİ YOK
 
Adını anmayınca, bu hayatın zevki yok
Seninle olmayınca, bu hayatın zevki yok
 
Yüzünü görmeyince, sesini duymayınca,
Gönülden sevmeyince, bu hayatın zevki yok.
 
Elinden tutmayınca, gözüne bakmayınca
Sadık yâr olmayınca, bu hayatın zevki yok.
 
Derdini sevmeyince, kadrini bilmeyince,
Seninle gülmeyince, bu hayatın zevki yok.
 
Çağırsan gitmeyince, hizmetin görmeyince
Dualar etmeyince, bu hayatın zevki yok.
 
Geceler olmayınca, sevginle dolmayınca.
Dikenler solmayınca, bu hayatın zevki yok.
 
Seherde kalkmayınca, gözden yaş akmayınca.
Resmine bakmayınca, bu hayatın zevki yok.
 
Arayıp sormayınca, dilberim olmayınca.
Beytine varmayınca bu hayatın zevki yok.
 
Zinciri kırmayınca, nefsimi kırmayınca,
Hesabı sormayınca, bu hayatın zevki yok.
 
Gönlüme uymayınca, sesini duymayınca,
Hatrını saymayınca, bu hayatın zevki yok.
 
Su olup akmayınca, karlara bakmayınca,
Sevdana takmayınca, bu hayatın zevki yok.
 
Kalemim yazmayınca, rakibim azmayınca,
Kabrimi kazmayınca, bu hayatın zevki yok.
 
Sözünde durmayınca, hayalin kurmayınca,
Aklımı vurmayınca, bu hayatın zevki yok.
 
Ebu Fehim olmayınca, aşkınla yanmayınca,
Nazenim sormayınca, bu hayatın zevki yok.
 
                            EBU FEHİM NURDAĞI
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.