Yapay zekâ kalpten anlar mı?

A -
A +
Beyin, ''duyularla tanıma yeri'' gözün, bakarak tanıma gücü %83, kulağın, işiterek/dinleyerek tanıma gücü %11, parmağın, dokunarak tanıma gücü %3,5, burnun, koklayarak tanıma gücü %1,5, dilin, tadarak tanıma gücü %1... 
Beynimiz, duyu organları vasıtasıyla sadece tanır ve bu tanıdıklarını ''bilgi'' olarak depolar. ''Kültürlü adam'' oluruz. ''Kim bir milyon ister?'' yarışmasına bu bilgilerle katılabiliriz. Ancak, hayatta sadece ''beynin bilgisi''ni kullanmayız, ''kalbin duyguları''na da ihtiyaç vardır.
Kalp: ''Duygularla anlama yeri'':
Beyinle bakışı, kalp anlarsa ''kalpten görme duygusu'' kazanılır. Beyinle işitmeyi, kalp anlarsa ''kalpten duyma duygusu'' kazanılır. Beyinle dokunuşu, kalp anlarsa ''kalpten hissetme duygusu'' kazanılır. Beyinle koklayışı, kalp anlarsa ''kalpten haz alma duygusu'' kazanılır.
Beyinle tadışı/konuşmayı, kalp anlarsa ''kalpten lezzet/keyif alma duygusu'' kazanılır.
Kalbimiz, ''iyilik ve sevgi duyguları, mesajları''nın merkezidir. Kalbimizle anlama yeteneğimizi bu ''iyi duygular''la geliştirirsek, pek çok ''kötü huy''u kalpten atarız. Böylece, ''iyi insan, adam gibi adam, hanımefendi'' oluruz. Kalp, Allahü teâlânın nazargâhıdır.
Ancak, günümüzde şöyle bir problemle karşılaşırız: ''Duygu''yu es geçen-pas geçen ''yapay zekâ'' teknolojisi ile bilhassa ''kalpten görebilme, duyabilme ve hissedebilme'' duyguları o derece köreltilmektedir ki ''insani duygular''mız olan ''şefkat, merhamet, yardım vs.''yi yitirmekteyiz.
''Öğretim'' işi, ''eğitim'' zevki:
İşte bu doğrultuda denebilir ki: "Öğretim", beyindeki "duyular"la hayatı takip edebilme-tanıma-kavrama-algılama-bilme zanaatı-işi; "eğitim" ise beyindeki duyuları kalple takip edip hayatı "sevgi ve iyilik duyguları"-mesajları üzerinden kurgulayarak, anlayarak keyifle yaşayabilme-saadete erebilme sanatı-zevkidir.
"Duyular"ımızı, "sevgi ve iyi duygular" istikametinde kullanabilme umuduyla mutluluklar dileriz!
       Rıdvan Üzel-Türk Dili ve Edebiyatı Bilim Uzmanı
 
 
ŞİİR
 
       Kasımda veda başkadır
 
Takvim yaprakları içimi acıtıyor.
Her gününde yaşadığım hüzünlerim var.
Hele de mevsim sonbahar aylardan kasımsa...
Hep "kasımda aşk başkadır!" derler ya!
Kasımın hüznünü yaşamamışlar demek ki,
Kopmamış içlerinde delice fırtınalar...
Yağmurlarla yarış yapmamış gözleri...
Toprağın bağrında sevdiklerinin kokusunu aramamışlar demek ki…
Özlem denen elbiseyi giymeyenler ne bilir özlemi?
Sevdiklerin elinden bir bir  giderken aşk mı olur?!
Kasım ayrılık kapısı, yürek yangını,
Yaprak yaprak umutların dökülüşü...
Terk edilmiş eller, yalnızlığa terk edilen sesler...
Hasretle iç çekiyorum. Nasıl da sızlıyor hislerim.
Bu şehir bana gurbet oldu ahh!
Sol yanlarım, can dediklerim.
Hasretle akıyorum, rüzgâra teslim özlemim.
Savurup duruyor beni, ne yana gitsem
Sizi arıyor gözlerim.
Koskoca bir yıl oldu.
Ne içimdeki yangın söndü,
Ne özlem denen yaram iyileşti.
Ve öğrendim ki;
Gözler ıslak ıslak bakar, yürek sızılı,
Bir yanın hep eksik olur annen baban,
Ardı ardına gitmişse...
Allahü teâlâ rahmet eylesin,
Merhametiyle muamele eylesin inşallah.
Gül kokulu, cennet güllerim...
Fatma&Hüseyin Koca
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.