Mükemmeli istemek kötü mü?

A -
A +
Yine zamanın problemlerinden bahsedelim. Kişilerde iletişim kopukluğu, en önemlisi de kendimizle olan kavgamız, dünya derdini gözümüzde dev yapmamız, mutlu olamayışımız. Bunlar aslında basit gibi olsa da birer gerçek... Oysa bizim derdimiz gerçekten nedir? Neye katlanamıyoruz? Neyi, kimi çekemiyoruz? Ya da vermiş olduğumuz çaba neyin çabası?
-Sahi biz ne için çabaladık? Reytinglerini yükselttiğimiz diziler bizi hangi konuda yükseltti? Ne için her şeyle kavgalıydık? Ben cevap vereyim: Karşılıklı ego savaşları, beğenilme arzusu, popüler olma çabası gibi bir sürü cevap bulabiliriz...
Bence gerçekten düşünebilsek, bu soruların cevabını kendi hayatımızda bulabilirdik. O yüzden bu soruları kendimize soruyoruz. Tam olarak olay burada başlıyor. Doğru düşünmek, düşünebilmek, yeteri kadar düşünmek… İnsanoğlu televizyondaki şatafatlı hayatlara özendi. Nefsi daha fazlasını, en iyisini, en mükemmelini istedi. Bir yerde tökezleyince isyan etmeye başladı. Hâlbuki sorun kendindeydi. Arkadaşının yanına derdini anlatmaya gitti. Onunla derdini yarıştırdı ama asla kendi derdinin daha çözülebilir olabileceğini kabul etmedi. Biriyle kavga etti. 'Ben' demesinden karşısındakinin haklı olabileceğini göremedi. Karşılıklı ego savaşı başlattı. İşte bu bahsettiklerim sadece dönemimizin sıradan problemleri... Demiştim ya birbirini anlamak. Yavaş yavaş insanlığımızı bizi biz yapan değerlerimizi kaybediyoruz. Sadece o tasvirdeki gibi canlı bir organizmaya dönüşüyoruz. Yolda ihtiyacı olan birine yardım etmektense yolumuza bakıyoruz. En iyisi, en mükemmeli demekten kocaman binaların arasında kaybolup gidiyoruz. Mutluluk nedir bilmiyoruz. Mutlu olmayı bilmiyoruz. Mutlu etmeyi bilmiyoruz. Ya da gözümüz daha yüksekte olduğu için gerçek mutluluğun nasıl bir şey olduğunu bilmiyoruz. Şimdi bana diyeceksiniz. Mükemmeli istemek kötü mü? Elbette hayır! Kendimize hedefler koyacağız ama kendi benliğimizi ve manevi değerlerimizi unutmadan. Kendimizi kaybetmeden, düşünebildiğimizi unutmadan bazı şeyleri gerçekleştireceğiz. İnşallah kendi benliğimizi kaybettiğimiz hayatımızda biraz da olsa bazı şeylerin farkına varmanıza yardımcı olabilmişimdir. Sürçü lisan ettiysem affola...
         E. Uysal
 
 
 
ŞİİR
 
 
          Yolun sonunda
 
Zaman çekiyor bizi, her yokluğa,
Nasıl esrarlı ki fark edemiyoruz.
Geçmiş ama gitmemiş her hatıra,
Gülümsemeyle beraber, ağlıyoruz.
 
Akan ne için akıyor veya kim için?
Neden tuzlu gözyaşının tadı?
Bir ah çekmek ne götürüyor bizden?
Çok mu belli aradığım her yaşı?
 
Bilmiyorum nedendir bu destursuz gam,
Hep geceyi mi beklerler acaba?
Gözlerimin hiçliğe daldığı tam o an,
İçimdeki her efkâra derim merhaba!
 
Tütün değil ki yakalım merhabaları,
Ah çıkan dumanı görsem içim soğuyacak.
Her biri mal olsa bilsek nedir bahaları,
Ama yok, dursa kervan mecnunun teri soğuyacak.
 
Ahiri olsa keşke huzuru ilahi ama
Bilinmezlik, adıyla titretiyor yüreğimi.
Erse muradına, koşar bu âmâ
Ama terk edemem elbet kaderimi.
 
Haydi, bakma ey kul, vur kamçını atına,
Çık sefere, sür dörtnala, söyle inşallah!
Söyle, söyle ki Mevlâ’m kavuştursun,
Yolunun sonunda ecdat yanı oturursun…
                Abdulmennan Mahdum
 
 
 
 
SAĞLIK OLSUN
 
MEYVELERİN ŞAHI NAR: Nar, kalp sağlığını korumakta önemli bir meyvedir. Zengin bir C vitamin deposudur. Cildi gençleştirir. Sindirim sistemini rahatlatır. Öksürüğe, nezle ve gribal enfeksiyona karşı iyi gelir. Kemikleri kuvvetlendirir. Hemoroit rahatsızlığında kullanılır. Diş sağlığını destekler. Kolesterol ve şekeri dengelemede iyidir. Bağışıklık sistemini güçlendirir.
Kanser hücrelerinin gelişmesini büyük oranda engeller. Hakiki olmak şartıyla nar suyu damar sağlığı açısından vazgeçilmezdir. Damar tıkanıklıklarını geriletir. Tansiyon düşürücü etkisi meşhurdur. Sadece nar suyu ile yetinmemeli narı yiyerek de tüketmelidir. Narın içindeki zar mide ülserine çok iyi gelmektedir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.